GönderenKonu: İmam nedir? İmam olmanın şartları nelerdir? İmam namazı nasıl kıldırır?  (Okunma sayısı 168 defa)

iefe66

  • Site Yöneticisi
  • İleti: 840
  • Üyelik Tarihi: 14-09-2011
İmam nedir? İmam olmanın şartları nelerdir? İmam namazı nasıl kıldırır?
Tarih : 12-03-2020 Saat : 21:37

 nelerdir? ?

İmam nedir? İmam olmanın şartları nelerdir? İmam namazı nasıl kıldırır?

Allah'a ibadetlerden en önemlisi sayılan namazda önderlik etmek, İslamiyet için ciddi bir meseledir. Peki,  nelerdir? Kimler  olabilir? ? Namazda  nedir? Münferid ve muktedî ne anlama gelir? Müdrik, lahik ve mesbuk ne demektir? Diyanet'in İlmihal-1 "İman ve İbadetler" kitabında yer alan bilgilere göre, imamlık hakkında bilinmeyenleri ve merak edilenleri derledik.

İMAM NEDİR?

Fıkıh literatüründe imamlık (imâmet) terimi, hem devlet başkanlığını hem de  imamlığını ifade eder. Bu iki farklı konumu ayırmak için, devlet başkanlığına büyük imâmet anlamında "imâmet-i kübrâ", namaz imamlığına da küçük imâmet anlamında " imâmet-i suğrâ" denilmiştir. İlmihal dilinde ise imâmet terimi namaz imamlığını ifade eder.

İMAM OLMANIN ŞARTLARI NELERDİR?

İmamın ergin (bâliğ), belli bir aklî olgunluk düzeyine ulaşmış (âkıl) ve tabii ki müslüman olması şarttır. Küfrü gerektirecek bir inancı bulunan, bid'at ve dalalet ehlinin arkasında namaz kılınmaz

 olacak kişinin erkek olması şart görülmüştür. Kadın, erkeklere imam olamaz. Bununla birlikte kendi aralarında cemaatle namaz kılmak istediklerinde içlerinden biri imam olabilir.

Yine bir cenaze namazında sadece kadınlar bulunuyorsa, bu takdirde içlerinden biri imam olup cenaze namazını kıldırır. İmamlık yapabilmek için namaz sahih olacak kadar Kur'an'ı ezbere okuyabilmek (kıraat) şart olduğu gibi özürlü olmayıp sağlam olmak ve namazın sıhhat şartlarından birini yitirmiş olmamak da şarttır. Özürlü olan kimse, özürsüze imam olamayacağı gibi, necâsetten tahâret şartını veya setr-i avret şartını yerine getirmemiş kimse, bu şartları yerine getirmiş olan kişiye imam olamaz.

EHİL SIRASINA GÖRE KİMLER İMAM OLABİLİR?

Geleneksel olarak İslâm toplumlarında, namaz da dahil olmak üzere birçok konuda insanlara önderlik etmek yöneticilere ait kabul edildiği için namaz imamlığı da teorik olarak onlara bırakılmış ve bu bakımdan kitaplarımızda imamlığa en lâyık kişiler sıralanırken en başta o bölgenin üst düzey yöneticileri sayılmıştır. Bu sıralama şimdiki idarî yapıya göre yapılacak olursa imâmete en lâyık kişiler vali, kaymakam, emniyet müdürü ve hâkimler olur. Fakat günümüzde artık, imamlık ve müezzinlik bir meslek haline geldiği için, mülkî âmirlerin sembolik öncelikleri devam etmekle birlikte, camide namazı artık o caminin resmî görevlisi olan imam, o yoksa müezzin kıldırmaktadır.

Cami dışında veya görevlisi olmayan bir mescidde namaz kılınacaksa bu takdirde imamlığa kimin geçeceğini belirlemek için bazı nitelikler aranabilir. Bir evde cemaat yapılacaksa evin sahibi veya onun izin verdiği kişi imam olur. Bunun dışında şöyle bir sıra takip edilebilir: Namaz hükümlerini en iyi bilip Kur'an'ı daha güzel okuyan, daha müttaki olan, yaşça büyük olan, ahlâkça daha üstün olan, daha yakışıklı olan, sesi daha güzel olan, elbisesi daha temiz olan, insanlar arasında itibarı daha fazla olan.

Cahil kişinin, gösterişçinin (mürâi) ve ilim sahibi bile olsa fâsık yani büyük günah işleyen veya küçük günahta ısrar eden kişinin imam olması mekruh görülmüştür. Daha üstün bir kimse bulunduğu takdirde gözü görmeyenin imâmeti de mekruhtur.

İMAMA UYMANIN GEÇERLİLİK ŞARTLARI NELERDİR?

Cemaatle namaz kılınırken imama uymaya iktidâ, imama uyan kimseye de muktedî denilir. Bir kimsenin imama uymasının fıkhen geçerli (sahih) olabilmesi için bazı şartlar aranır.
1. Muktedî namaza dururken hem namaz kılmaya hem de imama uymaya niyet etmelidir.

2. Muktedî imamdan geride durup, hizasına veya önüne geçmemelidir.

3. Kılınan namazın nevi itibariyle imam muktedîden aşağı olmamalıdır. Nâfile kılan muktedî, farz kılmakta olan imama uyabildiği halde, farz namaz kılan (müfteriz) muktedî, nâfile namaz kılan (müteneffil) imama uyamaz. Hanefîler'e ve Mâlikîler'e göre böyledir. Fakat Şâfiîler'e ve Hanbelîler'e göre farz kılan kişi, nâfile kılana uyabilir. Bunların gerekçelerinden birisi Muâz'ın Hz. Peygamber'in arkasında yatsı namazını kıldıktan sonra, gidip kendi kavmine yatsı namazını kıldırdığına ilişkin rivayettir. Şâfiîler'e göre bir vaktin farz namazını kılmış olan kimse, yeniden başkalarına aynı vakit için imamlık yapabilir. Kendi kıldığı nâfile olur. Dört rek'atlı bir farzın kazâsı için teşkil edilen cemaatte imam yolcu, muktedî mukim olursa, imam muktedîden durumca daha aşağı olmuş olur. Şöyle ki; iktidâ, ya ilk iki ya son iki rek'atta olacaktır. Birinci şıkka göre ka'de hususunda, ikinci şıkka göre kıraat hususunda, farz kılan nâfile kılana iktidâ etmiş olur.

4. İmam ve muktedî, aynı farzı kılıyor olmalıdır. Meselâ biri öğle namazının farzını kazâ ediyor, öteki ikindi namazının farzını eda ediyor ise veya birisi bugünün öğle namazını, diğeri dünün öğle namazını kazâ ediyor ise birbirlerine uyamazlar.

5. İmam lâhik veya mesbûk olmamalıdır. Yani bir kimse, imama öğle namazının son rek'atında uymuş olsa ve imam selâm verdikten sonra geri kalan üç rek'atı tamamlarken, bu durumdan habersiz birisi gelip kendi başına farz kıldığını zannederek ona uysa sahih olmaz. İktidânın sahih olması için imamın imamlık yapmaya niyet etmesi şart olmadığı için tek başına farz namaz kıldığı bilinen bir kişiye gidip iktidâ edilebilir. O kişi kendisine uyulduğunu ister farketsin ister farketmesin durum değişmez. Kendine iktidâ edildiğini farkederse sesini biraz yükseltmesi uygun olur. Farz kılmakta olduğunu belli etmek için intikal tekbirlerini yüksek sesle almasında yarar vardır.

6. İmam ile muktedî arasında, kadın saffı bulunursa iktidâ sahih olmaz.

7. İmam ile muktedî arasındaki mesafenin mâkul uzaklıkta olması gerekir. Aksi takdirde meselâ aralarında bir ırmak veya yol bulunması gibi, aşırı uzaklıkta iktidâ sahih olmaz. Farz dışındaki namazlar binek üzerinde kılınabildiği gibi cemaatle de kılınabilir. Farz olmayan bir namaz cemaatle kılınacaksa, birinin binek üzerinde ötekinin yaya olması veya farklı bineklerde olması durumunda iktidâ sahih olmaz.

8. İmamın intikal tekbirlerini duymaya engel olacak bir perde, duvar bulunmamalıdır. Aradaki duvar, hoparlör ve aradaki aktarıcılar sayesinde imamın intikallerinden haberdar olmayı engellemiyorsa bu takdirde iktidâ konusunda herhangi bir problem olmaz.

9. Bir kimse başka mezhepten birine uyabilir. Onun kendi mezhebindeki şartlara aykırı bir davranış içinde bulunup bulunmadığını araştırması gerekmez. Olağan durum budur. Fakat uyduğu kişide, kendi mezhebine göre abdesti bozan bir durumun ortaya çıktığını bilen kişinin o imama uyması sahih olmaz. Meselâ Şâfiî bir imamın elinin kanadığını gören, daha sonra onun gidip abdest tazelemediğini de yakînen bilen kişinin o imama uyması sahih olmaz. Çünkü kan akması Şâfiî mezhebine göre abdesti bozmaz, fakat Hanefî mezhebine göre bozar. Bu durumu kesin olarak görüp bildikten sonra, ona uyması sahih olmaz. Uyacak kişi bu durumu yakînen bilmiyorsa, tahmine göre davranmayıp uyabilir. İsterse uyulan kişi, Hanefî mezhebine göre abdesti bozan bir şey yapmış olsun.

Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre imamın namazı -kendi mezhebine göre- sahih olursa başka mezhepten olan ve ona uyarak namaz kılan cemaatin de namazı -kendi mezheplerine uymasa bile- sahih olur. Abdestli kişinin teyemmümlüye; abdest uzuvlarını yıkamış olan kişinin, meselâ mest üzerine veya sargı üzerine meshetmiş olan kişiye; ayakta duranın oturan kişiye iktidâsı da, bunun tersine bir iktidâ da sahihtir. Nâfile kılan farz kılana uyabilir, fakat aksi sahih değildir. İma ile namaz kılan kişiye, kendi durumunda olanlar uyabilirler.

Mukim ile seferînin (yolcu) cemaatle namaz kılmaları câiz olup mukimin imam olması daha uygundur. Yolcunun imam olması halinde, kendisinin seferî olduğunu söylemesi şart olmamakla birlikte, onların yanılmamaları için önceden duyurması iyi olur.

İMAM CEMAATE NASIL NAMAZ KILDIRIR?

Cemaatle kılınan namazda, imama uymuş kişilerin namazı imamın namazına bağlı olduğu için, imamın namazının bozulması durumunda ona uyanların da namazları bozulur. Dolayısıyla bir rükün veya şartın ihlâli gibi bir sebeple imamın namazı bozulacak olursa imamın o namazı iade etmesi gerektiği gibi cemaatin de iade etmesi gerekir. İmam namazının bozulduğunu farkettiğinde bu durumu cemaate bildirmelidir.

İmama uyan kişi (muktedî), namazdaki fiilleri yaparken imama uygun davranmak durumunda olup bu fiilleri imamla birlikte yapması gerekir. Rükû ve secdede imamdan önce başını kaldıramaz, yine rükû ve secdeye imamdan evvel gidemez.

Kıraati sadece imam yapar. İmamın okuması, cemaatin okuması yerine geçer. İmam okurken cemaat susar ve dinler; açıktan okunan namazlarda Fâtiha'nın bitiminde âmin der; kıraat dışında okunacak zikir ve tesbihleri kendisi okur.

Muktedî rükûda üç kere "Sübhâne rabbiye'l-azîm" ve secdede üç kere "Sübhâne rabbiye'l-a'lâ" demeden imam başını kaldırırsa, muktedî bunları tamamlamaya çalışmadan başını kaldırır.

Birinci oturuşta muktedî Tahiyyât'ı bitirmeden imam üçüncü rek'ata kalksa, muktedî isterse Tahiyyât'ı tamamlar, isterse imama uyarak kalkar. Tahiyyât'ı okumak vâcip olduğu gibi imama uygun davranmak da vâciptir. Muktedî bu iki vâcipten hangisini isterse onu yapabilir. Fakat uygun olan imama uyum göstermektir. İmam bayram tekbirlerini, birinci oturuşu, tilâvet ve sehiv secdesini ve kunut duasını okumayı terkederse ona uyanlar da terkeder.

Son oturuşta muktedî Tahiyyât'ı bitirmeden imam selâm verecek olursa, Tahiyyât'ı tamamlayıp sonra selâm verir. Eğer Tahiyyât'ı bitirmiş ve geriye salavat ile dualar kalmışsa bu takdirde imamla beraber selâm vermelidir.

Namazın aslında bulunmayan bir hususta muktedî imama uymaz. Meselâ imam namazda fazladan bir secde daha yapsa veya son oturuşu yaptıktan sonra selâm verecek yerde sehven kalksa bu durumlarda muktedî ona mütâbaat etmez, yani ona tâbi olmaz ve imamı uyarmak üzere "sübhânallah" der. Eğer imam son oturuştan sonra sehven yaptığı kıyamı secdeye varmadan önce farkedip hemen geri oturursa, birlikte selâm verir ve sehiv secdesi yaparlar. İmam son oturuşta selâm verecek yerde yanlışlıkla kalktığını farketmeyip, kalktığı bu rek'atı secde ile tamamlayacak olursa, muktedî artık imamı beklemeyerek kendisi selâm verir.

Eğer imam son oturuşu unutarak fazla bir rek'ata kalkarsa, muktedî bir müddet bekler ve "sübhânallah" diyerek imamı uyarmaya çalışır. İmam durumu farkedip hemen oturursa ne âlâ; beraberce selâm verip sehiv secdesi yaparlar. Bu durumda muktedî imamı beklemeyerek kendi kendine selâm veremez. Çünkü iktidâ durumunda iken kendi başına hareket etmiş olacağından kıldığı namazın farzlığını iptal etmiş olur. İmam son oturuşu yapmadan kalktığını farketmeyip kalktığı rek'atı secde ile tamamlayacak olursa, imamın namazının farzı son oturuşu terkettiği için fâsid olduğu gibi ona uymuş olanlarınki de aynı şekilde fâsid olur.

Muktedî son oturuşta, Tahiyyât'ı okuduktan sonra, imamın selâmını beklemeden selâm verebilir. Fakat bu davranış, vâcip olan mütâbaatı terketmek anlamına geldiği için böyle yapması mekruh olur.

MÜNFERİD VE MUKTEDİ NE DEMEKTİR?

Namazı yalnız kılana münferid, imama uyarak kılana muktedî denilir. İmama uyan kişi (muktedî) için üç ayrı durum söz konusu olabilir. İmama uyan kişi ya "müdrik" ya "lâhik" ya da "mesbûk"tur.

MÜDRİK NE ANLAMA GELİR?

Müdrik "idrak etmiş, yetişmiş, kavuşmuş" gibi anlamlara gelir. İlmihal ıstılahında, namazı tamamen imamla birlikte kılan kimseye müdrik denir. İmama en geç birinci rek'atın rükûunda yetişen kimse o rek'ata yetişmiş sayılır ve müdrik adını alır. İftitah tekbirini almış ve imam rükûda iken kendisi rükûa varmış ise o rek'atı tam kılmış sayılır.

Namazı cemaatle kılmanın ecri, tek başına kılmaktan yirmi yedi derece daha fazla olduğu için şu durumlarda tek başına kılınan namaz bırakılarak imama uyulur:

Bir kimse tek başına bir farz namazı kılmaya başladıktan sonra, bulunduğu yerde o farz cemaatle kılınmaya başlansa, tek başına kılan eğer henüz secdeye varmamış ise namazı hemen keserek imama uyar. Cemaate muhalefet görüntüsü vermemek için böyle davranması müstehap sayılmıştır. Bu durumda selâm vermesine gerek yoktur. Edeben sağ tarafa selâm vermesi uygun olur diyen de vardır. Tek başına kıldığı namazda secdeye varmış ise bakılır: Eğer kıldığı namaz sabah ve akşam namazı ise yine bırakır ve imama uyar. Fakat bunların ikinci rek'atı için secdeye varmış ise, artık bırakmayıp namazı kendisi tamamlar ve selâm verdikten sonra cemaat devam ediyor bile olsa imama uymaz. Çünkü imama uyması halinde, imamla birlikte kılacağı namaz nâfile hükmünde olacaktır. Halbuki, sabah namazının farzından sonra nâfile kılınamadığı gibi, üç rek'atlı bir namaz da nâfile olarak kılınamaz. Eğer başladığı ve ilk rek'atın secdesine vardığı namaz öğle, ikindi ve yatsı namazı gibi dört rek'atlı bir farz ise, bu takdirde kıldığı bir rek'ata bir rek'at daha ilâve eder, teşehhütte bulunur, selâm verip imama uyar. Kendisinin kıldığı iki rek'at namaz nâfile olmuş olur.

Böyle bir namazın üçüncü rek'atında bulunup da henüz secdesine varmamış ise, hemen ayakta veya oturarak selâm verip namazdan çıkar, imama uyar, tek başına kıldığı iki rek'at, nâfile olmuş olur. Fakat bu namazın üçüncü rek'atının secdesini de yapmış bulunursa, artık bunu tamamlar, farzı yerine getirmiş olur. Ancak bu namazı öğle veya yatsı namazı olursa tek başına kıldığı bu farzdan sonra imama yine uyabilir. İmamla kılacağı namaz nâfile olur. Fakat bu durumda ikindi namazı olursa imama uyamaz. Çünkü ikindi namazından sonra nâfile namaz kılmak mekruhtur.

Nâfile bir namaza başlamış olan kimse, yanında cemaatle namaza başlansa, bu nâfileyi iki rek'at olmak üzere kılar, bundan sonra selâm verip cemaate katılır. Üçüncü rek'ata kalkmış ise, onu da dördüncü rek'at ile tamamlamadıkça namazını kesmez. Ancak nâfile namaza başlayan kimse, kılınmaya başlanan bir cenaze namazını kaçırmaktan korkarsa, nâfile namazı hemen bırakır, cenaze namazı için imama uyar, sonra nâfileyi kazâ eder. Çünkü cenaze namazının telâfi imkânı yoktur.

Cemaatle sabah namazının kılındığını gören kimse, cemaate yetişeceğini zannederse hemen sabah namazının sünnetini kılar ve gerek görürse Sübhâneke ile eûzüyü ve sûre ilâvesini bırakarak yalnız Fâtiha ile, rükû ve secdelerde de birer tesbih ile yetinebilir. Bundan sonra imama uyar. Ancak imama yetişeceği kanaatinde olmazsa sünnete başlamayıp imama hemen uyar, artık bu sünneti kazâ da etmez. Eğer sünnete başlamış ise bunu tamamlar.

Öğle, ikindi ve yatsı namazlarının cemaatle kılınmaya başladığını gören kimse, bunların sünnetini kılmadan doğruca imama uyar, sonra öğlenin dört rek'at sünnetini kazâ eder. İkindinin sünnetini ise vaktin kerahati dolayısı ile kazâ edemez. Yatsı namazının dört rek'at ilk sünneti, gayr-i müekked bir sünnet olduğu için dilerse kazâ eder, dilerse etmez.

LAHİK NE ANLAMA GELİR?

İmamla birlikte namaza başlamasına rağmen, namaz esnasında başına gelen bir durum sebebiyle namaza ara vermek zorunda kalan ve bu sebeple namazın bir kısmını imamla birlikte kılamayan kimseye lâhik denir. İmamla birlikte namaza başladığı halde uyku, gaflet, dalgınlık, abdestinin bozulması gibi mazeretler sebebiyle namaza ara vermek durumunda kalan kimse, namaza ara vermesini gerektiren durumun ortadan kalkmasından sonra konuşmadan, dünya işleriyle meşgul olmadan ve şayet abdesti bozulmuşsa, en kısa yoldan yeniden abdest alıp gelerek, bıraktığı yerden namazına devam eder. Şayet imam namazı bitirmişse, bu kişi sanki imamın arkasında namaz kılıyormuş gibi namazını tamamlar. Yani imama uymuş bulunan kimse gibi kıraat etmez, yaklaşık olarak imamın okuyacağı sure kadar bekler. Sadece rükû ve secdedeki tesbihleri, bir de oturuştaki dua ve salavatları okur. Bu arada sehiv secdesini gerektirecek bir iş yapsa, imama uyan kimse kendi hatasından ötürü sehiv secdesi yapmadığı için, kendisi de sehiv secdesi yapmaz. İmam sehiv secdesi yapacak olsa, lâhik olan kimse, imamla kılamadığı kısımları telâfi etmeden imama uymuş ise, bu secdeleri yapmaz ve hemen ayağa kalkıp namazını tamamlar ve imamla birlikte yapamadığı sehiv secdesini namazı tamamladıktan sonra yapar. Seferî bir imama uyan mukim bir kimse de kendisinin tamamladığı kısımlarda, lâhik gibidir.

Lâhik mümkün olursa, önce kaçırdığı rek'atları veya rükünleri kazâ eder, sonra imama tâbi olarak onunla selâm verir. Meselâ imama uyan kimse birinci rek'atın kıyamında uyuyup da imamın secdeye vardığı anda uyansa hemen rükûa varır, sonra secdeye vararak imama yetişir. Lâhik, imama yetişemeyeceğini anlarsa, hemen imama tâbi olur ve yetişemediği rek'at veya rükünleri imam namazdan çıktıktan sonra kazâ eder. Meselâ dördüncü rek'atta iken burnu kanasa saftan ayrılır, namaza aykırı düşecek bir şey ile uğraşmaksızın hemen abdest alır, yetişmiş olduğu yerde imama tâbi olur. İmam selâm vermiş olursa, bu dördüncü rek'atı kendi başına hiçbir şey okumaksızın imamın arkasında kılıyormuş gibi tamamlar. Çünkü lâhik, imamın arkasında namaz kılıyor hükmündedir.

İmama uyanın abdesti üçüncü rek'atta bozulsa abdest aldıktan sonra dördüncü rek'atta imama yetişse, önce kıraatsız olarak üçüncü rek'atı kılar. Bundan sonra imama uyar, onunla dördüncü rek'atı kılarak selâm verir. Fakat imama bu şekilde yetişemeyeceğini anlarsa, hemen imama tâbi olur, imam selâm verince kendisi kalkar, üçüncü rek'atı kıraatsiz olarak kılar ve selâm verir.

Bir kimse yukarıda sayılan mazeretler dışında da lâhik durumuna düşebilir. Meselâ imamla birlikte namaz kılarken imamdan önce rükû veya secdeye varan kimse ya da imamdan önce rükû veya secdeden kalkan kimse yahut da bir veya birkaç rek'atı imamla birlikte kılamayan kimse de imam selâm verdikten sonra tek başına tamamlayacağı kısımlarda lâhik durumundadır.

Bir kimse imama birinci rek'ata yetişemezse, yetişemediği rek'atlar bakımından mesbûk olduğu gibi, yetiştiği rek'atlardan birinde ârız olan durum sebebiyle de lâhik konumuna düşebilir ve böylece bir kişi aynı anda hem lâhik hem mesbûk olmuş olur.

Cemaat sevabından mahrum kalmamak için lâhikin hükümlerini yerine getirmekte yarar olmakla birlikte, bu ayrıntılara dikkat etmekte bazı güçlükler bulunduğu için, bu durumda kalan kimselerin namazlarına yeniden başlayıp kendilerinin kılması daha uygun görülmüştür.

MESBUK NE ANLAMA GELİR?

İmama namazın başında değil, birinci rek'atın rükûundan sonra, ikinci, üçüncü veya dördüncü rek'atlarda uyan kimseye mesbûk denir. Son rek'atın rükûundan sonra imama uyan kimse bütün rek'atları kaçırmış olur.

Mesbûkun hükmü, kaçırdığı yani imamla birlikte kılamadığı rek'atları kazâya başladıktan sonra, tek başına namaz kılan kimse gibidir. Sübhâneke'yi okur, kıraat için eûzü besmele çeker ve okumaya başlar. Çünkü bu kimse kıraat bakımından namazın baş tarafını kazâ etmektedir. Bu durumda eğer kıraati terkederse namazı fâsid olur.

Sübhâneke duasını okuma yeri, eğer kılınan namaz öğle ve ikindi namazı gibi gizli okunan namaz ise iftitah tekbirinden sonradır. Eğer açıktan okunan namaz ise ve imam kıraat etmekte iken yetişmiş ise, sağlam görüşe göre Sübhâneke'yi okumayıp imamın kıraatini dinler, Sübhâneke'yi kendi kazâ edeceği rek'atlarda okur ve tek başına namaz kılanlarda olduğu gibi Sübhâneke'den sonra eûzü besmele çeker.

Mesbûkla ilgili uygulama örnekleri:

1. Sabah namazının ikinci rek'atında imama uyan mesbûk, tekbir alıp susar, imam ile birlikte son oturuşta yalnız Tahiyyât okur, imam selâm verince kendisi ayağa kalkar, kaçırdığı ilk rek'atı kılmaya başlar. Sübhâneke ve eûzü besmeleden sonra Fâtiha ile bir miktar Kur'an okur, rükû ve secdelerden sonra oturup, Tahiyyât ile Salli-bârik ve Rabbenâ âtinâ dualarını okuyarak selâm verir.

2. Akşam namazının ikinci rek'atında imama uyan kimse de birinci rek'at için bu şekilde hareket eder.

Akşam namazının son rek'atında imama uyan kimse, Sübhâneke'yi okur, imamla beraber o rek'atı kılıp teşehhütte bulunur, bundan sonra kalkar. Sübhâneke'yi okuyup eûzü besmele çeker ve Fâtiha ile bir sûre veya bir miktar âyet okur; rükû ve secdelerden sonra oturur, sadece Tahiyyât okur, sonra Allahü ekber diyerek ayağa kalkar, besmele çekip Fâtiha ile bir sûre veya birkaç âyet okuyarak, rükû ve secdeleri ve son oturuşu yapar ve selâm ile namazdan çıkar. Bu durumda üç defa teşehhütte bulunmuş olur. Bununla birlikte mesbûk, ikinci rek'atın sonunda yanılarak oturmayacak olsa, kendisine sehiv secdesi gerekmez; çünkü bu rek'at bir yönüyle birinci rek'at mesabesindedir.

3. Dört rek'atlı namazın son rek'atında imama uyan kimse imam ile teşehhütte bulunduktan sonra kalkar, Sübhâneke, Fâtiha ve bir sûre okuyup oturur ve Tahiyyât okuduktan sonra kalkar. Geri kalan iki rek'atı tamamlar.

4. Dört rek'atlı namazın üçüncü rek'atında imama yetişen kimse, kendisinin birinci oturuşunu imamın son oturuşuyla birlikte yapar, kalkınca ilk iki rek'atı kaza edeceği için, kendisi bu ilk iki rek'atı nasıl kılacak idiyse öylece kılar.

5. Dört rek'atlı bir namazın ikinci rek'atında imama uyan kimse, üç rek'atı imamla kılmış olur, teşehhüt okuduktan sonra kalkar, kılamadığı ilk rek'atı kılıp oturur ve selâm verir.

İmama ilk rek'atın rükûunda yetişen kimse, mesbûk değil müdrik sayılır. Fakat imama rükûdan sonra yetişen kimse o rek'atı kaçırmış olur ve mesbûk durumuna düşer.

Teşehhüt miktarı oturduktan sonra imam daha selâm vermeden önce mesbûkun ayağa kalkması mekruh sayılmıştır. Ancak abdestinin veya vaktin sıkışık olması durumunda mesbûk imamın selâm vermesinden önce kalkıp namazını tamamlayabilir.

Ebû Hanîfe'ye göre, tek başına namaz kılan kimse teşrik tekbirleri ile yükümlü olmadığı halde, mesbûk kurban bayramında teşrik tekbirlerini imam ile birlikte alır, daha sonra ayağa kalkıp kaçırdığı rek'atları tamamlar.

İmam selâm vermeden önce Tahiyyât'ı okuyup bitirmiş olan mesbûk, isterse kelime-i şehâdeti tekrar eder, başka bir görüşe göre ise susar. En doğrusu Tahiyyât'ı yavaş yavaş okumaktır.

İmam dördüncü rek'atta oturup yanlışlıkla beşinci rek'ata kalksa, mesbûkun namazı bu kıyam ile fâsit olur. Fakat dördüncü rek'atta oturmadan beşinci rek'ata kalkmış ise, secdeye varmadıkça mesbûkun namazı bozulmaz.


iefe66

  • Site Yöneticisi
  • İleti: 840
  • Üyelik Tarihi: 14-09-2011
RE:İmam nedir? İmam olmanın şartları nelerdir? İmam namazı nasıl kıldırır?
Tarih : 12-03-2020 Saat : 21:38
İmamlık

Sual: Birkaç kişi, cemaatle namaz kılarken, imam olmak istemeyen olduğu gibi, teklifsiz imam olan da oluyor. Hangisi uygundur?
CEVAP
İkisi de uygun değildir. Aşağıda bildirilen hususlara göre kendi aralarında imam seçmelidir. İmamlığa en layık olmada tercih sırası şöyledir:
1- Sünneti yani din bilgilerini en iyi bilen, namazı bozanları ve bozmayanları en iyi bilen,

2- Kur’an-ı kerimi en iyi okuyan, tecvidi en iyi bilen,

3- Takvası daha çok olan,

4- En yaşlı olan,

5- Huyu, ahlakı daha güzel olan,

6- Yüzü en güzel olan,

7- Nesebi en güzel olan,

8- Sesi en güzel olan,

9- Elbisesi daha temiz ve güzel olan,

10- Malı, mevkii daha çok olan,

11- Mukim seferiye tercih edilir.

12- Çoğunluğun seçtiği imam olur.

13- Çoğunluk da seçmezse, kur’a çekilir.

Bir evde, ziyafette, seçim aranmadan, ev sahibi, ziyafet sahibi imam olur. Yahut, imamı bu seçer. Kiracı, ev sahibi demektir. (İbni Âbidin)

Daha üstünü varken, başkası seçilirse, uygun değilse de, günah olmaz.

Ümminin, kendisi gibi ümmi olanlara imam olması caizdir. Ümmi, Kur’an-ı kerimi yüzünden okumasını bilmeyen kişidir. Ümminin, Kur’an-ı kerim okumasını bilene imam olması caiz değildir. Tecvidle okuyamayan da, tecvidle okuyana imam olamaz. Kendisinden daha ehli varken imamlığa geçmemelidir.

İmam olmanın sorumluluğu büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kur’an-ı kerimi en iyi okuyan imam olsun; bunda eşit olunca, sünneti [İslamiyet’in hükümlerini] en iyi bilen imam olsun, bunda da eşit olursa, en yaşlı olan imam olsun!) [Müslim]

(Ezan okumak için koşun, fakat imamlığa atılmayın!) [İbni Ebi Şeybe]

(İmam olan, Allah’tan korksun, imamlık ettiklerinin sorumluluğunu yüklendiğini bilsin! Eğer imam namazı eksiksiz kıldırırsa, cemaatin sevabı kadar da imama sevap verilir. Eğer eksik kıldırırsa, günahı yalnız imama olur.) [Taberani]

Ehil olmayanlar, bu sorumluluktan kaçmalı, ehil olanlar da bu vazifeden imtina etmemelidir! Kur’an-ı kerimi tecvid üzere okuyan ve İslamiyet’i iyi bilen imam olmalıdır.

Kendinde imamlık şartları bulunan kimsenin tevazu ediyorum zannıyla imamlıktan imtina edip, yerine imamlık şartları bulunmayanı geçirerek, imamlıktan kaçması uygun olmaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kıyametin dehşeti içinde, üç sınıfın korkmadığı ve hesap vermediği görülür. Bunlar misk tepelerinde, mahşer halkının hesabı görülünceye kadar otururlar. Bunlardan biri, bir topluluğun rızası ile onlara imamlık edenlerdir.) [Taberani]

(İmam ile müezzin, cemaatın sayısı kadar sevaba kavuşur.) [Ebuşşeyh]

- Ya Resulallah, bana bir amel bildir ki, yalnız onu işlemekle Cennete gideyim. - Senin vasıtanla namaza gelmeleri için kavminin müezzini ol! - Ya Resulallah bunu yapamam. - O halde sana uyup namaz kılmaları için kavminin imamı ol! - Onu da yapamam ya Resulallah. - O vakit namazı ilk safta kıl! (Buhari)

İmamlığa daha layıksa, oğul babasına imam olur. (Halebi)

Özrü olan imam
Sual:
 Bir özrü olan mesela, bir yerinden kan veya irin akmak, idrar veya yel kaçırmak, üstü necis olmak, harflerin bazısını peltek okumak gibi bir özrü olan kimse, özrü olmayan sağlam kimselere imam olabilir mi? Bir de, oturarak namaz kılana ayakta kılanlar uyabilir mi?
CEVAP
Özrü olan, özrü olmayanlara imam olamaz.

Özürleri birbirine benzeyenler birbirlerine ve bir özürlü olan, iki özürlü olana imam olabilir. Maliki'de ve Şafii'de, özürlü olan, özürsüz olana imam olabilir.

Yara üstündeki merheme, sargıya mesh eden ve herhangi bir sebeple Maliki veya Şafii'yi taklit eden Hanefiler özürlü sayılmaz.

Teyemmüm etmiş olan, abdest almış olana, oturarak kılan, ayakta kılana imam olabilir.

Seferi imam
Sual: 
Bir arkadaş, bize seferi olarak geldiğinde, namaz kılacağımız zaman, hemen imam oluyor. Misafir diye bir şey demiyoruz. Arkadaşın teklifsiz imamlığa geçmesi doğru mu?
CEVAP
Doğru değildir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bir yere ziyarete giden kimse, onlara imamlık yapmasın!) [Tirmizi]

(Bir cemaat bir yere misafir giderse, o evden gidene kadar, ev sahibi o cemaatin emiri olur, ona itaat vacip olur.) [Deylemi]

Açıktan günah işleyen
Sual:
 Açıktan günah işleyen imamın arkasında namaz kılmak caiz mi?
CEVAP
İçki içen, kumar oynayan veya başka günahları işleyen bir kimse, itikadı düzgün ise, abdestin ve namazın farzlarını iyi biliyor ve önem veriyorsa, böyle bir kimsenin arkasında namaz kılmak keraheten caiz, yani mekruhtur. Eğer namazın şartlarına önem vermiyorsa, zaten namaz sahih olmaz.

Ebüssüud efendi fetvasında, (Salih ve facir [günahkâr, fitneci], arkasında namaz kılınız) hadis-i şerifi açıklanırken, (Bu hadis-i şerif cami imamları için değil, Cuma kıldıran emirler içindir. Bunlara uymak, itaat etmek gerektiğinden, fitne çıkarmamak için fâsık olan [açıktan günah işleyen] emirler arkasında namaz kılınır) buyuruyor. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Her imamla namaz kıl, sevabı sana, yanlışı varsa vebali onadır. Her emirle cihad et, ecri sana, yanlış karar vermişse zararı onadır. Müslüman her ölünün cenaze namazını kıl, intihar etmiş olsa da...) [Deylemi]

Bu husus, yukarıdaki fetvada da bildirildiği gibi emirlere itaat içindir.

Bid’at ehli, içki içen, kumar oynayan cami imamlarının arkasında namaz kılmamalıdır!

Kur’an-ı kerimi teganni ile okuyan, kendinde imamlık şartları bulunmayan ve açıktan günah işleyen imamların da arkasında namaz kılmamalıdır! Hele itikadı bozuk kimselerin arkasında namaz kılmak hiç caiz değildir. Fakat camide böyle fâsık, sapık imam var sanarak camiyi terk etmemelidir.

Yine Ebüssüud efendi fetvasında buyuruluyor ki:
(Kur’an-ı kerimi tecvid üzere okumasını bilmek farzdır. Tecvid bilmeyen bir imamın okuduğu Kur’an-ı kerim ve kıldırdığı namaz sahih olmaz.)

İtikadı bozuk veya bid’at ehli olan, İslam âlimlerinin yazılarına, fetvalarına önem vermeyen, belli bir mezhebe bağlanmayan, müfessir ve muhaddis icazeti olmadığı halde Kur’an-ı kerime ve hadis-i şeriflere kendi görüşüne göre mana veren sapık kimselerin arkasında namaz kılınmaz. (Hadika)

Salih imam
Sual:
 Ehl-i sünnet âlimlerinin ve kitaplarının aleyhinde konuşan imamın arkasında namaz kılınır mı?
CEVAP
Bid’at ehli, fâsık ve mekruh işleyen imamlardan uzak durmalı, salih imamları tercih etmeli.

Kadın imam
Sual:
 Kadın, erkeklere imam olabilir mi?
CEVAP
Bütün fıkıh kitaplarında imam olmak için bildirilen şartlardan biri, (Erkek olmaktır. Kadın, erkeklere imam olamaz) buyuruluyor. (Halebi)

Dürer
’deki bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kadınların, [namazda imam olarak] öne geçirilmesi caiz değildir.) [Rezin]

Kadın, erkeklerle birlikte cemaatle namaz kılsa, kadının sağındaki, solundaki ve arkasındaki erkeğin namazı bozulur. (Redd-ül-muhtar)

Veled-i zina
Sual:
 Toplumda, babası bilinmeyen, veled-i zina denilen çocuklar gün geçtikçe çoğalıyor. Ana babalarının günahları bu çocuklara da yazılır mı? Veled-i zina, imam olabilir mi?
CEVAP
Veled-i zinanın çoğalması, kıyamet alametidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ahir zamanda, veled-i zina [piç] çoğalır.) [Taberani]

Kâfir çocukları bile günahsız doğar. Ana-babanın günahını çocuğu çekmez. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Veled-i zina, babasının günahını çekmez. Hiç kimse, diğerinin günahını yüklenmez.) [Hakim]

Kur’an-ı kerimde de mealen buyuruldu ki:
(Bir kimse, diğer kimsenin günahını çekmez.) [Necm 38]

Cahil ise, veled-i zinanın, imam olması mekruhtur. Cahil değil ise imam olmasında mahzur yoktur. (Nur-ül-izâh)

Veled-i zina genelde, ilgisiz ve bilgisiz yetiştiği için, yani cahil olacağı için imamlık yapamaz. Fakat ilim sahibi olanlarının imamlık yapmasında hiç mahzur yoktur.

Cemaatin namazı
Sual: 
Büyük günah işlemiş, fakat sonradan tevbe etmiş, salih biri olmuş bir kimse, imam olsa, bunun günahını cemaat bilmese, cemaatin namazına bir zarar gelir mi? Böyle bir kimsenin imamlık yapmasında bir mahzur var mıdır?
CEVAP
Bir zararı olmaz. Böyle bir kimsenin imamlık yapmasında bir mahzur yoktur.

İmam ve cemaat
Sual
: S. Ebediyye’de, (Cemaat istese de, imamın, farz kıldırırken kıraati ve tesbihleri sünnetten fazla okuması tahrimen mekruhtur) denirken, Mektubat-ı Rabbani’de, (İmam için ise, cemaatin haline göredir) deniyor. Bu çelişki değil mi?
CEVAP
Hayır, biri diğerini açıklamaktadır. Cemaatin haline göredir demek, sünnetten bile az okuyabilir demektir; çünkü hasta, yolcu olabilir, bir an önce gitmek isteyebilir. İmam cemaatin durumuna göre, sünnet miktarından aşağı da okuyabilir. Cemaat istese de, sünnetten fazla okuması mekruh olur. Zamm-ı sure okumak için de böyledir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(İmam olan zat, namazı uzatmadan hafif kıldırsın. Cemaatin içinde, küçük, yaşlı, hasta ve ihtiyaç sahibi bulunabilir. Yalnız kılarken dilediği kadar uzatabilir.) [Buhari, Müslim]

Fâsık imam
Sual:
 Eşim açık geziyor. Eşi açık gezene fâsık denir, fâsıkın imamlığı ise mekruhtur. Arkadaşlarım sen imamlık yap diyorlar, ben de imamlık yapmak istemiyorum. Yaptığım doğru mu?
CEVAP
Evet yaptığınız doğrudur. Fâsık olan imam olmamalıdır.

İmamın niyeti
Sual:
 İmamlığa nasıl niyet yapılacağını bilmiyorum. (Niyet ettim, öğle namazını kıldırmaya) demek doğru mu?
CEVAP
Evet öyle niyet etmenin de mahzuru yoktur. Yani namaz sahih olur. Hiç imamlığa niyet etmeseniz de, erkeklere kıldırdığınız namaz sahih olur. Yani sadece (Niyet ettim öğle namazını kılmaya) deseniz de, böyle bir niyetle size uysalar yine onların da namazları sahih olur.

Niyet çeşitli şekilde yapılırsa da, (Bana uyanlara imam oldum) demek en uygunudur.

Kadına imam olmaya niyet
Sual:
 Ben imam oldum oğlumla namaz kılarken annesi de gelip bize uymuş. Namazı sahih oldu mu?
CEVAP
Onun da geleceğini biliyorsanız, namazı sahih olur. Çünkü kadınlara da imam olmaya niyet etmek şarttır. Niyetsiz olmaz. Onun geleceğini bilmiyorsanız ve kadınlara imam olmaya da niyet etmemişseniz namazı sahih olmaz. Böyle durumlarda, yani kadınların da cemaat olma ihtimali olduğu zaman, namaza dururken kadınlara da imam olmaya niyet etmelidir!

Kadınla cemaat
Sual:
 Sadece hanımla cemaatle namaz kılarken niyet nasıl olmalıdır?
CEVAP
Hanımın uyduğunu bilmek yeter. Mesela (Niyet ettim, bana uyanlara imam olmaya) demek yetişir. (Niyet ettim kadınlara da imam olmaya) denebilir. Hatta niyet ettim öğlenin farzını kılmaya bile demek yeter. Önemli olan arkanızda kadın cemaat olduğunu bilmektir. Niyetin değişik olmasının mahzuru olmaz.

Fasığın imamlığı
Sual:
 Cemaat yapma imkanı varken, oradakilerin hepsinin fâsık olduğu bilindiği durumlarda fâsık fâsıka imam olabilir mi?
CEVAP
Olabilir.

İmam yavaş okursa
Sual:
 İmam, intikal tekbirlerini yavaş okusa, duymayanların namazları olmaz mı?
CEVAP
İmamın namaza dururken ve rükünden rüküne geçerken ve selam verirken, cemaat işitecek kadar, sesini yükseltmesi sünnettir.

İmama uymanın sahih olması için, imamın sesini işitmek veya imamın veya cemaatin hareketlerini görmek lazımdır.

İmamın hareketlerine uymak lazımdır. Sesine uymak şart değildir. İmamı göremeyen, imamı görenlerin hareketlerine uyarsa, imamın hareketlerine uymuş olur.

İmam tamamen içinden söylese, hiç kimse duymasa bile yine namaz sahih olur.

İmamın yüksek sesle okuması
Sual: 
İmamın namazda yüksek sesle okumasında bir mahzur var mıdır?
CEVAP
İmamın namazda, ihtiyaçtan fazla yüksek sesle okuması namazı bozmazsa da, haramdır; çünkü arkadaki cemaatin, imamın okuduğunu duyması şart değildir. (Dürr-ül muhtar)

Şafii imam
Sual: 
Namaz kılınırken Şafii mezhebinde rükudan kalkarken eller kaldırılır. Hanefi olanlara imam oluyor namaz kıldırıyoruz. Ellerimizi kaldırmamızda bir mahzur var mı?
CEVAP
Şafii’de elleri kaldırmak sünnettir. Mecbur kalmadıkça bu sünnet terk edilmez. Hanefilere de imam olsanız ellerinizi kaldırmanız lazım.

Topal imam
Sual:
 Topal kimse imam olabilir mi?
CEVAP
Evet.

Seferi
Sual:
 (Seferi, dört rekatlı olan farzları eda ederken, mukime uyabilir. Mukim imama vakit içinde uyan seferinin namazı değişerek, imamın namazı gibi dört rekat olur. Fakat seferi kazayı iki rekat kılması gerektiğinden, mukim imama uyamaz. Çünkü, oturması ve okuması farz olan, nafile olana uymuş olur) ifadesinin izahı nasıldır?
CEVAP
Seferi olan, öğle, ikindi ve yatsı namazını kılamayıp kazaya bırakınca, kazayı iki rekat kılması gerektiğinden, aynı namazı kaza eden mukim imama uyamaz. Çünkü, mukim imamın, ikinci rekatın sonunda oturması farz değildir. Seferi olanın ise, oturması farz olduğundan mukim imama uyamaz.

Seferi olan kimse, vakit namazlarında mukim imama uyabilir.

Zamm-ı sure
Sual:
 Zammı sure nedir, en kısası ne kadar olmalıdır?
CEVAP
Fatihadan sonra okunan, üç âyete veya üç âyete eşit bir âyete denir. Üç âyet miktarı, kelime itibarı ile on kelime, harf itibarı ile otuz harf olmalı! (Redd-ül-muhtar)

İmamın cemaate dönmesi
Sual:
 Cemaat kaç kişi olursa imam yüzünü cemaate döndürür?
CEVAP
Cemaat az olsun, çok olsun imamın namazdan sonra yüzünü cemaate döndürmesi sünnettir. (Halebi)

Eğer cemaat bir kişi ise, yüzünü o bir kişiye dönmez. Bir kişiden fazla ise döner. İmam-ı Ebulleys hazretleri Mukaddime şerhinde buyuruyor ki: İmam-ı a’zam Ebu Hanife (imam, namazdan sonra dua ederken cemaat on kişiden çok ise yüzünü döndürür, az ise döndürmez) buyurdu. (Şir’a)

Eğer cemaat on kişiden az olur, birinci safta namaz kılanlar da var ise, ikinci kavli tercih ederek imam yüzünü cemaate döndürmez. Namaz kılan yoksa, cemaat az olsa da birinci kavle uyarak imam yüzünü cemaate döndürmelidir. Çünkü müminlerin yüzüne dönmek, Kâbe-i şerife dönmekten evladır. Cemaat çok olsa da, namaz kılanın yüzüne dönmek mekruhtur. Yan dönülürse mekruh olmaz. (Hindiyye)

Âmirin imamlığı
Sual:
 Âmire imam olmak uygun mu?
CEVAP
Âmire izni olmadan imam olmamalıdır. İzin almadan imamlığa geçmek dargınlığa sebep olabilir. İstenmeyen kimsenin imam olması mekruhtur.

İmamın ikameti
Sual:
 İmamlık yapacak kimsenin, ikameti de kendisinin okuması mekruh olur mu?
CEVAP
Mekruh olmaz. Hazret-i Ömer bazen böyle yapardı.

Telaffuzu kötü olan imam
Sual:
 Yeni müslüman birinin telaffuzu iyi değilse imamlığı caiz mi?
CEVAP
Hayır. Hemen öğrenmelidir.

Mukim ile seferi
Sual:
 Maliki’yi taklit eden mukimle seferi, birbirine imam olur mu?
CEVAP
Evet.

Tecvid bilmeyen
Sual:
 Tecvid bilmeyen mahreçleri doğru çıkarıyorsa okuması sahih olur mu?
CEVAP
Mahreçleri doğru çıkarıyorsa, tecvidi bilmese de okuduğu sahih olur.

Sünnetle farz arası
Sual:
 “İmam namazdan önce cemaate safları düzeltmesini söyler" deniyor. Halbuki sünnet ile farz namazı arasında konuşmamak gerekmez mi?
CEVAP
Bu akşam namazına mahsustur. [Hanefi’de böyle, Şafii’de her zaman söyler.]

Fatiha’dan sonra amin
Sual:
 İmam Fatiha’dan sonra âmin der mi?
CEVAP
Evet.

Kamet
Sual:
 Kad kametissalat denirken, imamın namaza başlaması gerekir mi?
CEVAP
Kad kametissalat denirken imam efendi namaza durur. Cemaat de beraber durur. Yani ikamet bitmeden durulur. İkamet bitince de hemen durulursa olur. Fakat daha fazla geciktirmek mekruh olur.

Namazdan sonra cemaate dönmek
Sual: 
İmam, namazdan sonra ayağa kalkarak mı, yoksa kalkmadan mı yüzünü, cemaate döndürür?
CEVAP
Her ikisi de caizdir.

Kıbleye arkasını dönmek
Sual:
 İmam niçin namazdan sonra arkasını kıbleye doğru dönüyor?
CEVAP
Sünnet olduğu için dönüyor. Kâbe şereflidir. Ancak müminin şerefi daha fazladır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Merhaba ey Beytullah. Ne büyüksün ve hürmetin ne büyüktür. Lakin mümin, Allahü teâlâ indinde senden daha muhteremdir.) [Beyheki]

(Ey Kâbe "Seni Allahü teâlâ, şerefli, mükerrem ve muazzam kıldı. Fakat mümin, hürmet bakımından senden daha kıymetlidir.) [Taberani]

(Mümin Kâbe’den üstündür.) [İbni Mace]

Bu sebepten dolayı imam, cemaate yönünü dönüyor. Müminin kalbini kırmak, Kâbe’yi yetmiş defa yıkmaktan daha büyük günahtır.

İmamın niyeti
Sual:
 Cemaatte farklı mezheplerden insanlar varsa imamın niyeti farklı olur mu?
CEVAP
Hayır her zamanki gibi niyet eder.

İmamın tesbihleri okuması
Sual:
 (İmam tesbihleri cemaatin haline göre okur) ne demektir?
CEVAP
Cemaat isterse, sünnet miktarından bile az okuyabilir demektir. Cemaat sünnetten fazla istese de okuyamaz.

Cemaat sevabı
Sual:
 Tek başına farza duran (Bana uyan olabilir) diye, imamlığa niyet etse, sonra ona uyan olsa, cemaat sevabı alır mı?
CEVAP
Evet.

İmamın cemaat sevabı
Sual:
 Tek başına duran kimseye uyan cemaat sevabı alıyor. İmam olan cemaat sevabı alamaz mı?
CEVAP
İmamlığa niyet etmediği için cemaat sevabı alamaz.

İmamın dua okuması
Sual:
 İmamın duayı yalnız kendine tahsisi mekruhtur. Rabbenağfirli gibi duaları okuması da mekruh mu?
CEVAP
Meşhur olan duaları okumak mekruh değildir.

Vacibi geciktirmek
Sual: 
(Unutularak bir vacip geciktirilmesi secde-i sehvi gerektiriyor, kasten geciktirilirse tahrimen mekruh olur) deniyor. İmamın ve yalnız kılanın, son oturuşta salli barikten sonra Rabbena…yı ve başka duaları okuması selam verme vacibini geciktiriyor mu, secde-i sehvi gerektiriyor mu?
CEVAP
Hayır, gerektirmez. Çünkü orası dua okuma yeri olduğu için âyet-i kerime ve hadis-i şerifle bildirilen bütün duaları okumak caizdir. Bunun gibi, kıyam kıraat mahallidir. Burada bir rekatta, bir sure değil, 10 sure de 20 sure de okunabilir. Sen çok sure okudun, o zaman, rükuu geciktirdin, secde-i sehv yapman lazım denmez elbette. Son teşehhüd de böyle, orası dua okuma yeridir, fazla dua edilse de secde-i sehv gerekmez.

Nimet-i İslam kitabında, namazın sünnetlerinin 43. sünde diyor ki:
Salevattan (salli barikten) sonra dua okunur.

Namazda Arapça’dan başka dilde dua okumak haram olur. Arapça da olsa, halk sözüne benzememesi için okunan dualar âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerden alınmış olmalıdır. Mesela şu âyet-i kerimeler okunabilir:
(Bekara 201, Rabbena… âyeti), (Âl-i İmran 8 ve 9), (İbrahim 40,41), (Kehf 10, Rabbena ile başlayan kısmı), (Furkan 74).

Nimet-i İslam kitabında hadis-i şerifte geçen iki dua da örnek olarak bildirilmiştir. Demek ki dua âyetlerini ve dua hadislerini salli barikten sonra okumanın hiç mahzuru yoktur. Ne kadar çok okunursa okunsun mahzuru olmaz.

İmam kendinden eminse
Sual:
 İmam dört rekatlı namazda dördüncü rekatta otursa fakat cemaat üç diye ayağa kalksalar, imam kendinden emin ise ne yapar?
CEVAP
Ettehıyyatüyü ve Salli barikleri okuyup selam verir. Namazdan sonra, bu yetki bana aittir der. Cemaat yanlış diye diretseler de, imam kendine güveniyorsa veya bir şahidi olursa, tekrar kılınmaz.

Mahrem kadınlar
Sual:
 İmam mahrem kadınlara namaz kıldırsa, namaz sonunda cemaate döner mi?
CEVAP
Evet.

Yabancı kadın
Sual:
 Cemaatimizde yenge, baldız gibi yabancı kadın da varsa yine dönebilir miyim?
CEVAP
Yabancı kadınlara karşı dönülmez. Yahut yan dönüp onlara bakmamalıdır.

Son teşehhüdde Rabbena
Sual: 
İmam, son oturuşta Rabbena veya başka bir dua okuyabilir mi?
CEVAP
Evet okuyabilir. (Gurer)

Diş dolgusu ve imamlık
Sual:
 Bazen imamlık yapıyorum. Diş dolgusundan ve hastalıktan dolayı Maliki'yi taklit ediyorum. Cemaatte her mezhepten insan varken de, bunlara imam olmam caiz mi?
CEVAP
Evet.

Abdestsiz olduğunu hatırlamak
Sual:
 Cemaate namaz kıldırdıktan sonra abdestsiz olduğumu hatırladım. Kendim iade ettim. Cemaate de haber vermem gerekir miydi?
CEVAP
Evet duyurabildiğiniz cemaate de haber vermek gerekir. Ancak başka bir kavle göre haber vermek gerekmez, sadece sizin iade etmeniz yeter.

Fasığın arkasında namaz
Sual:
 Kumar oynayan kişinin arkasında namaz kılınır mı?
CEVAP
Hangi çeşit kumar olursa olsun kumar oynayan fâsıktır. Çayına kağıt oynasa da yine kumardır, haramdır. Fâsıkın arkasında namaz kılınmaz. Kılmak tahrimen mekruhtur. Maliki’de hiç caiz değildir.

Tesbihleri tek okumak
Sual:
 Namazda rüku ve secdedeki tesbihler 3 den fazla (5 veya 9) gibi söylenebilir mi?
CEVAP
Tek olmak şartı ile 5, 7, 9,11 gibi okumak müstehaptır iyi olur. İmam 3 den fazla okuyamaz.

Camiye koşarak gitmek
Sual: 
İmamlık yapıyorum. Namaz geç kalınca camiye koşarak gidiyorum. Görevli olduğum için camiye koşup gitmenin dinen mahzuru var mıdır?
CEVAP
Zaruretsiz camiye koşarak gitmek mekruhtur. Cemaati kaçırma ihtimali de olsa koşmak yine mekruhtur. Cemaatle namaz kılmak sünnet, koşarak camiye gitmek mekruhtur. Mekruh işleyerek sünnet yapılmaz. Eskiler bu durumu tenkit için şöyle derlerdi:
Görürsen camiye koşup giden iki civan,
Bil ki, biri müezzindir, öteki de imam.

Sünnet miktarı zammı sure
Sual: 
İmamın sünnet miktarından uzun sure okuması tahrimen mekruh diye bildirdiniz. Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarında imamın en fazla kaç âyet okuması mekruh olmaz? Yani sünnet miktarı ne kadardır?
CEVAP
Sabah
 namazının iki rekatında toplam kırk, en fazla elli âyet okumak sünnettir.
Öğle namazında sünnet olan, sabah namazından daha aşağı miktar okumaktır.
İkindi ve yatsı namazında sünnet olan, yirmi âyet okumaktır.
Akşam namazında sünnet olan, her rekatta kısa bir sure okumaktır. Kısa sureler, Beyyine suresinden sonraki surelerdir.

İmam olan kimsenin farz kıldırırken yukarıda bildirilen âyet miktarlarından fazla okuması tahrimen mekruhtur. Cemaat uzun okunmasını istese de yine mekruh olur. Fakat cemaat sünnet miktarından daha kısa okunmasını isterse, imamın kısa okuması, caiz, uzun okuması caiz değildir. Mesela yolcular, abdesti zor tutan kimseler, sabahın farzını kıldıracak imama, "Kısa sure ile namazı kıldır" deseler, imam da Kevser ve İhlas suresi ile namazı kıldırsa mahzuru olmaz. (Hindiyye)

Cemaati rahatsız edecek uzun sure ile namaz kıldırmak tahrimen mekruh olur. Hadis-i şerifte bildiriliyor ki: Hazret-i Muaz’ın, Bekara, bazen de Nisa suresi ile namaz kıldırdığını haber alan Resulullah efendimiz, üç kere buyuruyor ki:
(Ya Muaz, sen fettan mısın? Alâ, Şems ve Duha sureleri ile kıldırsaydın. Çünkü cemaat arasında, yaşlı, zayıf ve ihtiyaç sahibi kimseler bulunabilir.) [Buhari]
[Fettan: çok fitneci demektir. Fitneci misin, fitneye mi sebep olacaksın buyuruluyor.]

Cemaatin hepsi uzun sure okunmasını istese, bir tanesi de kısa okumasını istese, o bir kişiye uymak ve kısa sure okumak gerekir. Hiç kimseyi camiden nefret ettirmemelidir. Namazdan sonra da, ilahi, tesbihat gibi şeyler okuyarak cemaati rahatsız etmek de caiz değildir. Çünkü adamın ihtiyacı vardır, gitmesi gerekiyordur. Camiden çıkarsa ayıp olur diye onu dinlemeye mecbur etmek caiz olmaz. Böyle şeyler, isteyenlere ayrıca caminin ayrı bir yerinde dinletilebilir, gösterilebilir.

Yabancı kadınlara imam olmak
Sual: 
Bir erkek, evde yabancı kadınlara, imam olabilir mi?
CEVAP
Bir erkek, aralarında mahrem akrabası veya hanımı bulunmayan yabancı kadınlara imam olamaz. Halvet olur, yani günah olur. Eğer kadınların içinde bir tane mahrem akrabası veya hanımı varsa yahut yabancı da olsa, bir erkek daha varsa, halvet olmayacağı için imam olabilir.

Yüksek sesle okumak
Sual: 
İmâmın yüksek sesle okumasında bir mahzur var mıdır?
CEVAP
İmâmın namazda, ihtiyaçtan fazla yüksek sesle okuması, namazı bozmaz ise de, haramdır. Çünkü arkadaki cemaatin, imamın okuduğunu duyması şart değildir. (Dürer)

İmam olmaya niyet
Sual: 
İmamın kadınlara imam olmaya da niyet etmesi gerekiyormuş. Uzun zamandır, hanımımla beraber, cemaatle namaz kılıyoruz. Fakat kadınlara da imam olmak için niyet gerektiğini bilmiyordum. Şimdi hanımın namazları sahih olmadı mı?
CEVAP
Sahih oldu. Hanımın size uyduğunu bildiğinize göre, kadınlara da, niyet etmiş olursunuz.

Gençlerin imam olması
Sual: 
Kıymetli, muhterem ve yaşca büyük olan kişiler; bazen imamete gençleri geçiriyorlar, kendileri geçmiyorlar. Genç olanlar da, söz dinlemiş olmak ve edepsizlik etmemek için imamete geçiyorlar. Yaşça, ilimce ve takva yönünden daha üstün kişiler varken, gençlerin imamete geçmesi uygun oluyor mu efendim? Ben geçmeyeceğim diye ısrar mı etmesi lazım, söz dinleyip imamete geçmesi mi lazım?
CEVAP
El emru fevkal edep. Emir edepten üstündür. Söz dinleyip geçmesi gerekir.

Özürlünün imamlığı
Sual:
 Abdesti bozan bir şeyden dolayı özürlü olan bir âlim, cahile imam olabilir mi?
CEVAP
Özürlü olduğu için, özürsüze imam olamaz. Özürleri birbirine benzeyenler, birbirlerine ve bir özrü olan, iki özrü olana imam olabilir. Maliki’de ve Şafii’de, özürlü olan, özürsüz olana imam olabilir.

Fâsık olan imama uymak
Sual: Fâsık olmak ne demektir? Fâsık imama uyulur mu?
CEVAP
Fâsık kimsenin imam olması tahrimen mekruhtur. Mâlikî’de hiç sahih değildir. (Halebi-yi Kebir)

Fâsık, hangi günah olursa olsun, çekinmeden açıktan günah işleyen kimsedir. Mesela aşağıdaki günahlardan birini açıkça işlemeye devam eden fâsık olur:
1- Alkollü içki içen,
2- Altın yüzük takan, [erkek için],
3- Avret yerini açan veya başkasının avret yerine bakan, [Erkeğin avret yeri göbekle diz arası, kadının yabancı erkekler için avret yeri el ve yüz hariç her yeridir.],
4- Büyü yapan ve yaptıran,
5- Çalgı çalan ve çalgı dinleyen,
6- Çayına bile olsa kâğıt, tavla, domino vesaire oynayan,
7- Faiz alıp veren,
8- Falcılık yapan,
9- Farz namazı, özürsüz kazaya bırakan,
10- Gıybet eden,
11- İpek giyinen [erkek],
12- İsraf eden,
13- Etrafındakilere kibirlenen,
14- Kur’an-ı kerimi parayla veya teganni ederek okuyan,
15- Zina eden
16- Mazeretsiz oruç tutmayan,
17- Beş vakit namaz kılmayan,
18- Rüşvet alan,
19- Sakalı bir tutamdan kısa yaparak sünneti değiştiren,
20- Söz taşıyan,
21- Uyuşturucu kullanan,
22- Yalan söyleyen,
23- Zekât veya uşur vermeyen.

Bid’at ehlinin arkasında namaz
Sual: Bid’at ehli imamın arkasında namaz kılınabilir mi?
CEVAP
Bid’atlerin çıktığı zamandaki bid’at ehli olanların bir kısmı, küfre düşmemişti. Küfre düşmeyenler için kitaplarda şöyle bildirilmiştir:
Bid’ati küfre varırsa ona uyanın namazı sahih olmaz. Küfre sebep olmazsa sahih, fakat mekruh olur. (Hulasa)

Fâsıkla bidat ehlinin, âlim olsalar da, imam olmaları mekruhtur. Bunları imam yapmak günah olur. (Nur-ul-izah, Redd-ül-muhtar)

Fakat şimdiki bid’at ehli imam, biraz Mutezile, biraz Vehhabi, biraz Rafızî itikadına sahiptir. Doğru itikadı yoktur. Böyle bid’at ehlinin arkasında namaz kılınmaz. Hattâ onlarla birlikte bile namaz kılınmaz. Bir hadis-i şerif:
(Bid’at ehlinin cenazesine gitmeyin, onlarla birlikte namaz kılmayın!) [İbni Hibban]

İmamın abdesti yoksa
Sual: 
İmamın abdesti, cemaatteki bazılarının mezheplerine göre sahih olmazsa, mesela Şâfiî olan imamın abdesti Hanefî’ye uygun değilse, Hanefî cemaatin namazı sahih olur mu?
CEVAP
Sahih olur. Tahtavî’nin Merak-ıl-felah haşiyesinde, (Başka mezheplerdeki bir imama uymanın sahih olması için, uyanın mezhebine göre, namazı bozan bir şeyin imamda bulunmaması lazımdır. Eğer bozan bir şey varsa, imama uyan bunu bilmiyorsa yine namazı sahih olur. Güvenilen kavil budur. İkinci kavle göre ise, imamın kendi mezhebine göre namazı sahih olursa, uyanın mezhebine göre sahih olmadığı görülse bile, buna uyması sahih olur) buyuruluyor. Bu ikinci kavil, her ne kadar zayıfsa da, harac olunca, zayıf kaville amel etmek lazımdır. Fitneye mani olmak için de, zayıf kaville amel edileceği, Hadika’da da yazılıdır. (İ. Ahlâkı)

Yani birinci kavle göre bile, Şâfiî imamın abdestinin Hanefî’ye uygun olmadığı, mesela abdest aldıktan sonra elinin kanadığı, ancak kesin olarak biliniyorsa, ona uyan Hanefî cemaatin namazı sahih olmuyor. Bilinmiyorsa kanamış olsa bile sahih oluyor. Sormak, araştırmak da caiz değildir. İkinci kavle göre ise, kanadığı bilinse de sahih oluyor.

Harac olunca veya fitneye sebep olmamak için, ikinci kavle uymak gerektiği de açıkça bildiriliyor. Bu açık hükmü kabul etmemek, Müslümanları sıkıntıya sokmak olur.

Şâfiî imama uymak
Sual: 
Şâfiî bir imam, (Cemaat arasında bir tek Hanefî de olsa, namazı Hanefî’ye göre kılmak gerekir) dedi. Öyle bir şey var mıdır?
CEVAP
Öyle bir şey yoktur. Cemaatin hepsi Hanefî de olsa, imam yine kendi mezhebine göre kıldırır. İmamın, cemaatin mezhebindeki şartlara elinden geldiği kadar uyması iyi olur.

Cemaatte kadın varsa
Sual:
 Evde namaz kılarken cemaatteki kadın, yenge, baldız gibi yabancı veya teyze, yeğen gibi mahrem olsa, imam namaz sonunda yüzünü cemaate döner mi?
CEVAP
Kadınların hepsi mahremse döner. İçinde bir tane yabancı varsa dönmez.

İmamın kıraati
Sual:
 İmamın birinci rekâtta, ikinci rekâtta okuduğunun iki misli veya daha uzun bir zammı sûre okuması sünnet midir?
CEVAP
Evet, sünnettir. İbni Abidin’de deniyor ki: İmamın cuma ve bayram namazlarından başka her namazda, birinci rekâtta, ikinci rekâtta okuduğunun iki misli uzun okuması sünnettir. (S. Ebediyye)

Günümüzde imamların çoğu bu sünneti terk etmektedir. Dinini kayıran imamların, her sünnete olduğu gibi, bu sünnete de önem vermeleri gerekir. Çünkü bir hadis-i şerifte, (Unutulmuş bir sünnetimi meydana çıkarana yüz şehit sevabı vardır) buyuruluyor. (Hâkim)

Mesela Maun sûresini birinci rekâtta, Kevser sûresini ikinci veya Kâfirun sûresini birinci rekâtta, Nasr sûresini ikinci rekâtta okuyan imam, bu sünneti yerine getirmiş olur. Tek başına kılanın buna riayet etmesi gerekmez.

Başka mezhepteki imama uyulabilir
Sual:
 Kitaplardan öğrendiğimize göre, başka mezhepteki imama, mesela Hanefîler Şâfiî imama, Şâfiîler de Hanefî imama uyabilir. Bu uymanın doğru olması için, imamın guslünün, abdestinin ve namazının cemaatin mezhebine göre sahih olması şart değil mi? Mesela Hanefî imam, kadına dokunmuşsa, Şafiîlere imam olabilir mi? Şâfiî imamdan kan çıkmışsa, Hanefilere imam olabilir mi?
CEVAP
İmamın, arkasındaki cemaatin mezhebinin şartlarına da uyması elbette çok iyidir, fakat uymamış olsa da yine namazı sahih olur.

Başka mezhepteki imama uyan cemaat, eğer varsa, kendi mezheplerine göre namazı bozan bir şeyin, imamda bulunduğunu bilmezse cemaatin namazları sahih olur. Mesela, imamdan kan akması veya başının dörtte birinden az miktarını mesh etmesi, Hanefî mezhebinde caiz olmadığından, böyle yaptığı bilinen bir Şâfiî imama uymak âlimlerin çoğuna göre caiz olmaz.

Yukarıdaki kavle göre imamın, cemaatin mezhebine göre de abdestli olması şarttır. İmamın namazı kendi mezhebine göre sahihse, farklı mezheplerdeki cemaatin namazının sahih olduğuna dair başka bir kavil de vardır:
Başka mezhepteki kimsenin, kendi mezhebine göre sahih olmasa da, namazı kendi mezhebine göre sahih olan imama uyması caizdir. (S. Ebediye, Halebi-yi kebir, Nihaye, Eşbah)

İmamın abdesti bozulursa
Sual: Namaz kıldırırken imamın abdesti bozulursa ne yapar?
CEVAP
Namaz kıldırırken imamın abdesti bozulursa, hemen yakınındaki birini çekip yerine imam olarak geçirir. Sonra, dışarıda abdest alıp gelince, vekil ettiği imama uyarak namazını tamamlar. Camide abdest alma imkânı varsa, vekile lüzum olmaz. Cemaat bekler, imam, abdest alıp gelince, kaldığı yerden devam eder. Vekil bırakmayıp camiden çıkarsa, cemaat birden fazla ise, namazları bozulur. (S. Ebediyye)

İmam selam verirken
Sual: 
İmam, namazı bitirip sağına, soluna selam verirken, iki selamda da sesini aynı tonda mı söylemesi gerekir?
CEVAP
Hayır, birinci selamı biraz yüksek, ikinci selamı biraz daha yavaş sesle söyler.

İmamın ikinci selamı, birinciden daha yavaş sesle söylemesi sünnettir. (İbni Âbidin, Nimet-i İslâm)

Tevbe edenin imamlığı
Sual
: Bir kimse, zina veya livata gibi çirkin günahlar işlese, sonra tevbe edip salih Müslüman olsa, böyle kimsenin önceki hâlini bilenlere imam olması uygun olur mu?
CEVAP
Böyle çirkin günahlar işleyen kimsenin tevbesi elbette sahihtir, fakat onun günahını bilen kimseler bu kişiden nefret eder. Cemaatin nefret ettiği kimsenin imam olması ise mekruhtur. Günahını bilen kimselere imamlık etmemelidir.

Selam verirken niyet
Sual: 
Cemaat selam verirken Hafaza meleklerinden başka, imama da niyet ediyor. İmam selam verirken cemaate niyet eder mi?
CEVAP
Evet, imam her iki tarafa selam verirken, cemaate de niyet eder. (Nimet-i İslâm)

İmamın müezzinlik yapması
Sual:
 İmam, ezan ve ikamet okuyabilir mi? Yani imam aynı zamanda müezzinlik yapabilir mi?
CEVAP
Evet, yapabilir. İmamın aynı zamanda müezzinlik de yapması iyidir. Resulullah efendimiz, “sallallahü aleyhi ve sellem” bir seferde bizzat kendisi ezan okumuş, ikamet getirmiş ve imam olarak öğle namazını kıldırmıştır. Hazret-i Ömer, (Halifelik olmasa müezzinlik yapardım) buyurmuştur. Bu söz, (İmamlıkla birlikte müezzinlik de yapardım) demektir. Burada müezzinlik yapmanın önemi de bildirilmektedir. Birkaç hadis-i şerif:
(Müezzin, kendisiyle beraber namaz kılan cemaatin sevabı kadar sevab alır. Cemaatin sevabından da bir şey eksilmez.) [Nesaî]

(Müttekî, ihlaslı müezzin, şehid gibidir. Ölürse kabrinde çürümez.) [Taberânî]

(Müezzinle imam, cemaatin sayısı kadar sevaba kavuşur.) [Ebu-ş-şeyh]

Cennete girmek için ne yapacağını soran bir zata, Peygamber efendimiz, (Müezzin veya imam ol) buyurdu. O da, (Yapamam) dedi. (O hâlde namazını ilk safta kıl!) buyurdu. (Buhârî)

İmam olmak, müezzinlik yapmaktan, ikamet okumak ise, ezan okumaktan efdaldir.

Efdal olan, imamın aynı zamanda müezzin de olmasıdır. Sirac kitabında, (İmam-ı a’zam Ebu Hanife, ezan ve ikameti de kendisi okurdu) deniliyor. (Redd-ül-muhtar)

Oğul imam olur
Sual: Oğul, babaya imam olabilir mi?
CEVAP
Evet, imamlığa daha layıksa, oğul babaya imam olabilir.

İmamın yetkisi
Sual:
 Âcil bir durumdan dolayı cemaate sıkıntı gelecekse veya cemaat öyle istiyorsa, imam, Ettehıyyatü'den sonra okunan salevat-ı şerifeleri yani Salli Barikleri terk edebilir mi?
CEVAP
Evet, terk edebilir. (Dürer Gurer)

İmam olmanın şartları
Sual:
 İş yerinde cemaatle namaz kılarken, arkadaşlar arasında imam olmak için çekişme oluyor. Herkes kendine göre bir şeyler söylüyor. İmam olabilmek, namaz kıldırabilmek için, dinimizin bildirdiği şartlar var mıdır yoksa herkes imam olabilir mi?
Cevap: Bu konuda Nur-ül-izah şerhi haşiyesinde buyuruluyor ki:
“İmam olmak için altı şart lazımdır. Bunlardan biri bulunmadığı bilinen imamın arkasında kılınan namaz sahih olmaz:
1- Müslüman olmak. Hazret-i Ebu Bekir ve hazret-i Ömer’in meşru halife olduğuna inanmayan ve tevilini bilmeden miraca, kabir azabına inanmayan, imam olamaz. 2- Büluğ, erginlik yaşında olmak. 3- Akıllı olmak. 4- Erkek olmak. 5- Hiç olmazsa, Fatiha ile bir âyeti doğru okuyabilmek. Bir âyeti ezberlememiş olan ve ezberlese de tecvit ile okuyamayan, nağme yapan, imam olamaz. 6- Özürsüz olmaktır. Özrü olan, özrü olmayanlara imam olamaz.”

Özür, bir yerinden durmadan kan akmak, yel kaçırmak, idrar kaçırmak, “te” ve “fe” harflerini tekrarlayarak okumak, “sin” harfini “se”, “ra” harfini “gayn” okumaktır. Özürleri birbirine benzeyenler birbirlerine ve bir özrü olan, iki özrü olana imam olabilir. Maliki ve Şafii mezhebinde, özürlü olan, özürsüz olana imam olabilir.

Dürr-ül-muhtar’da buyuruluyor ki: “Din cahillerinin, fâsıkların, yani büyük günah işleyenin, âmânın imam olması mekruhtur.” Âmâ yani gözleri görmeyen, din bilgilerini biliyorsa imam olabilir.

Sual: İmamda, namazı bozan bir şey olsa, o namazı tekrar kılmak mı gerekir?
Cevap: Evet, imamda namazı bozan bir şey bulunduğunu anlayan kimse, bu namazı tekrar kılar.

Ezan okumayı, imamlık yapmayı ve din bilgisi öğretmeyi, ücret karşılığında yapmanın dinimizce bir mahzuru var mıdır?
Cevap:
 Ezan okumak, imamlık yapmak, Kur’an-ı kerim ve mevlid okumak, din bilgisi öğretmek için ücret almak caiz değil ise de, imamlık, müezzinlik ve ilim öğretmek için ücret almaya izin verilmiştir.

Sual: Maaş veya ücret karşılığı imamlık yapanın arkasında namaz kılınır mı?
Cevap: İmamlık şartlarını taşıyan bir kimse, ücret veya maaş karşılığı imamlık yapıyorsa, bunun arkasında namaz kılmanın caiz olduğuna fetva verilmiştir.

İmam olmakta öncelik hakkı
Sual: Birkaç kişi cemaatle namaz kılacaklarında hangisinin tercihen imam olması gerekir?
Cevap:
 Fıkıh bilgilerini daha çok bilenin ve gözetenin, başkalarından önce imam seçilmesi lazımdır. Bundan sonra, tecvit ile okuyan seçilir. Hafız olması şart değildir. Bunlar birkaç kişi ise, vera sahibi olan seçilir. Vera, şüphelilerden kaçınmak demektir. Bundan sonra, yaşı çok olan seçilir. Bundan sonra, sıra ile, huyu, yüzü, nesebi, sesi, elbisesi güzel olan seçilir. Bunlar birkaç kişi ise, aralarından malı, mevkii çok olan seçilir. Bunlar da benziyor ise, mukim misafire imam olur. Seçimde uyuşulmazsa, çoğunluğun seçtiği imam olur. Daha üstünü varken, başkası seçilirse, çirkin olur, fakat günah olmaz. Bir evde, ziyafette, seçim aranmadan, ev sahibi, ziyafet sahibi imam olur, yahut imamı bu seçer. Kiracı, ev sahibi demektir. İstenmeyen kimsenin imam olması mekruhtur. Bidat sahibi kimsenin imam olması da tahrimen mekruhtur.

Sual: Cemaatle namaz kılarken, imam, cemaatin isteği ile, zamm-ı sûre olarak daha uzun sûreleri okuyabilir mi?
Cevap:
 Cemaat istese de, imamın, farz namazı kıldırırken kıraati, zamm-ı sûreleri ve rüku, secde tesbihlerini sünnet olan miktardan fazla okuması tahrimen mekruhtur.

Sual: Cemaatle namaz kılarken imamın, arkasındaki kadın ve erkek bütün cemaate de imam olmaya niyet etmesi lazım mıdır?
Cevap: İmamın, erkeklere imam olmaya niyet etmesi lazım değildir. Fakat imam, imam olmaya niyet etmezse, cemaat ile kılmak sevabına kavuşamaz. İmam olmaya niyet ederse, bu sevaba da kavuşur. Yalnız kılan kimseye, sonra başkasının gelip uyması caizdir. Cemaatin “Uydum hazır olan imama” diye de, niyet etmesi lazımdır. İmamın, “Kadınlara imam olmaya” niyeti lazımdır. Cemaatin imamı tanıması, bilmesi şart değildir. İmam tekbir söylerken, ona uymaya niyet etmeli ve hemen namaza durmalıdır. İmam, yerinde durunca, ona uymaya niyet edip, namaza beraber başlamak da iyidir.

Sual: Cemaatle namaz kılarken, imamın farzı kıldıktan sonra aynı yerde son sünneti kılmasında bir mahzur var mıdır?
Cevap: Cemaatle namaz kılarken, imamın, son sünneti, farz kıldığı yerde kılması mekruhtur. Cemaatin farzı kıldığı yerde son sünneti kılması mekruh değil ise de, başka yerde kılmaları müstehabtır. Müstehabı yapmayanın namazı noksan olmaz, sevabından mahrum kalır.

Sual: İmam, namazı kılıp bitirdikten sonra, yüzünü cemaate çevirmesi gerekir mi?
Cevap: Farzı veya son sünneti kılınca, imamın sağa, sola veya cemaate dönmesi müstehabdır. İşlerini görmesi için, gitmesi de caizdir.

İmamın sesini cemaat duymazsa
Sual: Cemaatle namaz kılarken, cemaatin gerisindekiler imamın sesini duymazlarsa, ne yapmalı, nasıl hareket etmelidir?
Cevap:
 Konu ile alakalı olarak İbni Âbidînde buyuruluyor ki:
“İmamın namaza dururken ve rükünden rükne geçerken ve selam verirken, cemaat işitecek kadar, sesini yükseltmesi sünnettir. Daha fazla yükseltmesi mekruhtur. İmam, namaza başlamak için, tekbir getirmeli, cemaate duyurmayı düşünmemelidir. Aksi takdirde namazı sahih olmaz. Cemaatin hepsi, imamı işitmediği zaman, müezzinin de herkese duyuracak kadar, sesini yükseltmesi müstehab olur. Müezzin de namaza başlamayı düşünmeyip, yalnız cemaate duyurmak için bağırırsa, namazı sahih olmadığı gibi, imamı duymayıp, yalnız bu müezzinin sesi ile namaza duranların namazı da sahih olmaz. Çünkü, namazı kılmayan birine uymuş olurlar. Cemaate duyuracak kadardan daha yüksek bağırmak, müezzin için de, mekruhtur. Dört mezhep âlimleri söz birliği ile bildiriyor ki, cemaatin hepsi, imamın sesini duyarken, müezzinin de tekbir getirmesi, mekruhtur ve çirkin bidattir. Hatta Bahr-ül-fetâvâda, Feth-ul-kadîrde ve Miftâh-ul-Cennet ilm-i hâli kenarındaki Üstüvânî risâlesinin sonuna doğru diyor ki; “Küçük mescitlerde, imamın tekbiri işitilirken, müezzin yüksek sesle tekbir getirirse, namazı bozulur.”

Sual: Devamlı idrar, gaz kaçıran, herhangi bir yerinden kan, cerahat gelen bir kimse, böyle olmayan sağlam kimselere imam olabilir mi?
Cevap: Özürlü olan, mesela devamlı gaz, idrar kaçıran herhangi bir yerinden devamlı kan, cerahat gelen kimse, sağlam kimselere imam olamaz. Ayrıca üzerinde dirhemden çok necaset bulunan, Kur’an-ı kerimi doğru okuyamayan kimse de, böyle olmayanlara imam olamaz. Kaplama ve dolgu dişi bulunan kimsenin, kaplama ve dolgusu olmayan Hanefilere imam olabilmesi için, Şafii veya Maliki mezhebini taklit etmesi lazımdır.

Sual: Namazda okunan âyetleri, sûreleri, şarkı kalıplarına uyarak okuyan kimsenin arkasında kılınan namaz sahih olur mu?
Cevap:
 Elhan ederek yani namazda okuduklarını musiki perdelerine uyarak, teganni eden ve namazı vaktinden evvel kıldıran imam arkasında kılınan namazı iade etmenin lazım olduğu, Halebî-i kebîr sonunda yazılıdır.

Sual: İmamlık şartlarını taşımayan bir imamı, öylece kabullenmek mi yoksa onun yerine uygun olanı getirmek için uğraşmak mı gerekir?
Cevap:
 İmamlık şartları bulunmayan, mezhepsiz, dinde reformcu olduğu bilinen imamın yerine, Ehl-i sünnet itikadında olan imam tayin edilmesi için uğraşmalıdır.

Özürlü olanın imam olamaması
Sual: Bir yerinden devamlı kan veya benzeri akıntı gelen özürlü bir kimse, sağlam olanlara imam olabilir mi?
Cevap:
 Özrü olan, özrü olmayanlara imam olamaz. Özür, bir yerinden durmadan kan akmak, yel kaçırmak, idrar kaçırmak, te ve fe harflerini tekrarlayarak okumak, sin harfini sera harfini gayn okumak, abdestsiz veya dirhemden fazla necasetli olmak ve avret mahalli açık olmaktır. Gözü ağrıyan, gözyaşı kesilmezse, özür sahibi olur. Kulaktan, göbekten, burundan, memeden ağrı ile çıkan her sıvı da, devamlı akarsa, özür sahibi olur. Adı geçen yerlerden ve yaradan çıbandan çıkan kan, irin ve sarı su, ağrı ile olmasa da, böyledir.

Özürleri birbirine benzeyenler birbirlerine ve bir özürlü olan, iki özürlü olana imam olabilir. Maliki ve Şafii mezhebinde, özürlü olan, özürsüz olana imam olabilir. Yara üstündeki merheme, sargıya mesh eden ve kaplama veya dolgu dişi olduğu için, Maliki ve Şafii mezhebini taklid edenler özürlü sayılmaz.

Sual: Cemaatle namaz kılarken, imamın sesini çok fazla yükselterek, bağırarak okuması uygun olur mu?
Cevap:
 İbni Âbidînde buyuruluyor ki:
“İmamın namaza dururken ve rükünden rüküne geçerken ve selam verirken, cemaat işitecek kadar, sesini yükseltmesi sünnettir. Daha fazla yükseltmesi mekruhtur.

Sual: Namazın rüku ve secdelerini ima ile yapan bir kimse, sağlam olan kimselere imam olabilir mi?
Cevap:
 Namazın rüku ve secdelerini yapamayan kimse, rüku ve secdeleri yapan kimseye imam olamaz. Nafile namaz kılan kimse de, farz kılan kimseye imam olamaz.


iefe66

  • Site Yöneticisi
  • İleti: 840
  • Üyelik Tarihi: 14-09-2011
RE:İmam nedir? İmam olmanın şartları nelerdir? İmam namazı nasıl kıldırır?
Tarih : 12-03-2020 Saat : 22:00

Cemaate namaz kıldırıcak bir imamın niyetini nasıl yapması gerekir?

Cemaate namaz kıldırıcak bir imamın niyetini nasıl yapması gerekir?
Tarih: 09.11.2006 - 10:04 | Güncelleme: 15.06.2019 - 09:57

 

    
Cevap

Değerli kardeşimiz,

İmam olacak zat mesela öğle namazını kıldıracağı vakit: "Niyet ettim bu günkü öğle namazını kılmaya, cemaate imam olmaya." şeklinde niyet eder. Esasında imamlığa niyet etmesi şart değildir. Ancak arkasında kadın cemaat de varsa namazlarda niyet de şarttır. Şöyle ki: Niyet aslen bir azimden ve kesin bir iradeden ibarettir. Kalbin bir şeye karar vermesi ve bir işin ne için yapıldığını düşünmeksizin bilmesi demektir.

Namazla ilgili niyet, Yüce Allah'ın rızası için ihlasla namazı kılmayı istemek ve hangi namazın kılınacağını bilmektir. Yapılan işlerin önemleri ve sevapları niyetlere göredir. İnsanın niyeti halis (sırf Allah rızası için) olmalıdır. İnsan yapacağı bir ibadeti şuurlu bir halde yapmalıdır. Yapacağı işle, Allah rızası gibi, yüksek bir gaye gözetmeli ve gaflet içinde bulunmamalıdır.

Niyet kalbe aittir. Bununla beraber kalp ile niyet yapıldıktan sonra dil ile de söylenmesi daha iyidir. Bir insan başlayacağı bir namaza, kalp ile niyet edip de dili ile bir şey söylemese, o namazı caiz olur. Fakat kalp ile niyet etmekle beraber "şu vaktin farzını veya sünnetini kılmaya niyet ettim" demesi, daha iyidir. Bu şekilde, hem kalp, hem de dil ile niyet edilmesi, sahih olan görüşe göre müstehabdır. Kalben niyet olmaksızın dil ile yapılan niyet sahih değildir.

Farz namazlarla bayram ve vitir namazlarından bunları yerine getirirken hangi vakitler olduğunu belirlemek gerekir: "Bugünkü sabah namazına" veya "Bugünkü cuma namazına, bugünkü vitir namazına, bugünkü bayram namazına" diye niyet edilir. Yalnız farz namaza niyet etmek yeterli değildir. Böyle bir niyetle farz namazları tayin edilmiş olmaz. Fakat hangi namaz olduğu belirlenmeksizin vakit içinde: "Bu vaktin farzını kılmaya" diye niyet edilmesi kafi gelir. Rekatların sayısını anmaya gerek yoktur. Yalnız cuma namazı böyle değildir; onu vaktin farzı niyeti ile kılmak olmaz; çünkü asıl vakit öğlenindir, cumanın değildir.

Nafile namazlara gelince: Bunlarda sadece namaza niyet etmek kafidir. Fakat şu vaktin ilk sünnetine veya son sünnetine niyet ettim, diye de kılınırlar. Bu namazların müekked veya gayri müekked olduklarını belirlemeye de gerek yoktur. Ancak teravih namazı için: "Teravih namazını veya vaktin sünnetini kılmaya niyet ettim." demelidir, ihtiyat olan budur.

Cemaate yetişip de, imamın farzı mı, yoksa teravihi mi kıldığını bilmeyen kimse, farza niyet ederek imama uyar. Eğer imam farzı kılıyordu ise, uyanın da farzı sahih olur. Eğer imam teravih namazını kılıyordu ise, ona uyan o kimsenin namazı nafile yerine geçer. Yatsı namazından önce teravih kılınamayacağı için, teravih yerine geçmez.

Niyetin tekbir alma zamanına yakın olması daha faziletlidir. Daha önce de niyet edilebilir; yeter ki, niyet ile tekbir arasında namaza aykırı bir hal bulunmuş olmasın.

Örnek: Bir kimse abdest alırken herhangi bir namazı kılmaya niyet etse, sonra namaza aykırı düşen yiyip içmek ve konuşmak gibi bir işte bulunmadan namaz yerine varıp namaza başlasa sahih olur. Bu arada hatırına o niyet gelmese dahi yine namazı sahih olur. Fakat tekbirden sonra yapılacak bir niyet ile namaz sahih olmaz. Tercih edilen görüş budur. Diğer bir görüşe göre, tekbir aldıktan sonra, Sübhaneke ve Eüzü'den önce yapılacak niyetle de namaz caiz olur. (İmam Şafiî'ye göre, niyetin tekbire yakın yapılması şarttır.)

Farz namaz yerine getirilirken kazayı niyet etmek, kaza namazı kılınırken farza niyet etmek suretiyle namaz caiz olur.

Örnek: Bir kimse öğle namazının vakti çıkmamıştır inancı ile öğlenin farzını yerine getirmeye niyet etse ve namazı tamamladıktan sonra öğle vaktinin çıkmış bulunduğunu anlasa, farza niyet ederek kılmış olduğu namaz kaza yerine geçer.

Bir kimse öğle gibi vakit içinde hem öğle, hem de ikindi namazına niyet etse, bu niyet vakti girmiş olan namaz için geçerli olur. Vakti girmemiş olan namaz buna engel olmaz.

Bir kimse, bir vaktin farzına niyet ederek namaza başlayıp da sonra nafile kılıyormuş gibi bir zanla namazı tamamlasa, bu namazı o farzdan sayılır. Çünkü namazın sonuna kadar niyetin hatırlanması şart değildir.

Bir kimse nafileye niyet ederek tekbir aldıktan sonra farza niyet ederek tekrar tekbir alsa, farz namaza başlamış olur. Aksi de böyledir.

Yine bir kimse öğle namazının farzına niyet ederek bir rekat kıldıktan sonra, ikindi namazının farzına veya bir nafile namaza niyet ederek tekrar tekbir alsa, öğle namazını bozmuş olur ve ikinci niyete göre namaza başlamış sayılır.

Cemaat halinde imama uyulduğu zaman da niyet edilmesi lâzımdır"Bugünkü öğle namazının farzını kılmaya niyet ettim; uydum bu imama" denir. Bu şekilde bir niyet yapılmazsa, imama uymak sahih olmaz.

Bir kimse namaza tek başına başlamışken imama uymaya niyet ederek diliyle tekrar tekbir alsa, önceki namazını bozmuş ve imama uymuş olur.

İmama uyan kimsenin kılacağı namazı belirtmeksizin yalnız: "İmama uydum" veya "iktida ettim" diye niyet etmesi, üstün tutulan görüşe göre yeterli değildir. "İmamla beraber namaz kılmaya niyet ettim" denilmesi de böyledir.

Bir kimse imama uymaya niyet edip namaza başladığı halde, imam henüz namaza başlamamış bulunsa bu uyuş, sahih olmamış olur. Hatta "Allah" veya "Ekber" kelimesini imam daha bitirmeden kendisi bitirse yine imama uymuş olmaz. Fakat ikinci kere olarak tekbir alsa bununla imama uymuş olur.

Cemaatin imama uymaya niyeti, imam "Allahu Ekber" deyip namaza başlamasından sonra olmalıdır ki, bir namaz kılana uyulmuş olsun ve imamdan önce tekbir alınmış olmak ihtimali kalmasın. Bu, İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed'in görüşüdür. İmam Azam'a göre, cemaatin tekbirleri imamın tekbirine yakın olmalıdır; çünkü bunda ibadete acele etme fazileti vardır. O halde niyetin önce olması gerekir. Bununla beraber imam, daha Fatiha suresini bitirmeden tekbir alıp imama uyan kimse, iftitah (başlangıç) tekbirinin sevabına kavuşmuş olur.

Kendisine uyulan imamın kim olduğunu bilmek gerekmez. Hasan olduğu sanılan imamın, Bekir olduğu anlaşılsa, yapılan imama uyma niyetine bir engel teşkil etmez. Ancak Hasan'a uydum diye tayinde bulunarak niyet edildiği halde, imamın başkası olduğu anlaşılsa, iktida (imama uyma) sahih olmamış olur; çünkü bu kayda bağlanmış bir niyettir.

İmam olan şahsın, imamete niyet etmesi gerekmez. Ancak kadınların da kendisine uymalarının sahih olabilmesi için, imamete niyet etmesi gerekir. Bunun için bir imam: "Ene imamun limen tebianî = Ben bana uyanlara imamım" diye niyet etse, kendisine kadınlar da uyabilirler. İmamet bahsine bakılsın.

(Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihâli)

İlave bilgi için tıklayınız:

Erkek hangi şartlarda kadınlara imam olabilir? İmamlığa niyet nasıl olur; kadınlar için ayrıca niyet gerekir mi?..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet