37 - YÖRESEL
YEMEKLER;
1.
ARABAŞI
Malzemesi
Hamur için :
•
5 kg su • 650gr un (12 kişiliktir)
5 litre suyun 3 litresi ateş üzerinde kaynatmaya
bırakılır. Kalan 2 litre soğuk suya 650 gr un ilave
edilip mikser ile çarpılarak bulamaç haline
getirilir. Bulamaç haline getirilmiş hamur
kaynamakta olan suya birdenbire boşaltılır. Oklava
ile devamlı karıştırılarak hamur mısır patlağı gibi
patlamaya başlayınca 3-4 dakika daha kaynatılıp 40
cm’lik 2 adet Sini’ye dökülüp soğutmaya terk edilir.
Çorba
için :
• Tavuk veya Hindi eti (göğüs) • 5 kg su • 5 kaşık
un (yağsız kavrulmuş un) • 2 kaşık salça • 1 kaşık
pul biber • 150 ve 200 gr yağ
Tüm bu malzemeler çiğ olarak karıştırılıp ocağa
konulur. Köpük kayboluncaya kadar pişirilerek hazır
hale getirilir. İkramdan önce tikelenen et çorbaya
ilave edilip bir taşım kaynatılıp servis yapılır.
Soğumaya bırakılan hamur, ıslak bir bıçak ile
baklava dilimleri şeklinde kesilir. Tepsinin ortası
çorba kâsesi sığacak şekilde açılır, açılan yere
çorba kâsesi yerleştirilir. Kesilen hamurlar kaşık
üzerine yerleştirilerek çorba ile birlikte
çiğnemeden yutulur.
2. MADIMAK
Malzemesi:
• 1,5 kg.
Madımak • Bir kase yoğurt • 150 gr. Pastırma •
Bir-iki diş sarımsak • Tuz, biber, yağ,
salça
1.5 kg. madımak temizlendikten sonra satırla
kıyılarak iyice küçültülür. Bir tencereye yağ,
salça, pastırma konularak kavrulur. Kıyılan madımak
üzerine ilave edilir. 15 dakika pişirildikten sonra
servis yapılır. Sarımsaklanmış yoğurt isteğe göre
sos olarak kullanılır. Afiyet olsun.
3.
TESTİ KEBABI
Malzemesi:
•
1 adet Testi • 3 kg. Kuşbaşı et • 1 kg. Domates •
300 gr. Sarımsak • 200 gr. Sivri biber • 200 gr.
Tereyağı • Karabiber, tuz
Doğranmış domates, sivri biber ve sarımsak kuşbaşı
ete katılarak ezmeden iyice karıştırılır. Yeterince
tuz ilave edilir. Testi içi iyice yıkandıktan sonra
karıştırılan malzeme testinin içerisine doldurulur.
En üste tereyağı konulur. Testinin ağzı hamur ile
kapatılır ve ortası hafif açılır. Genellikle açık
havada odun veya meşe kömürü yakılmış bir ateşte
pişirilir. İki saate yakın bir zamanda pişen yemeği
ilk defa yapanlara meşe kömürüyle yapmaları tavsiye
edilir. Yemek piştikten sonra testi kırılarak yemek
testinin içinden servis yapılır. Afiyet olsun.
Testi
Kebabı, Yozgat Belediyesi
tarafından Türk Patent Enstitüsüne "Yozgat Yöresi
Yemeğidir" diye tescil ettirilmiştir.
38-
KAPLICALAR KENTİ
“YOZGAT”
Eski
Çağlardan beri yerleşim yeri olan Yozgat, pek çok
medeniyetin izlerini taşımaktadır. Hitit, Frig,
Lidya, Galat, Med, Roma ve Bizans İmparatorlukları
ile Türklerin Anadolu’ya gelişleri neticesinde
bölgenin Selçuklular, Beylikler ve Osmanlı
dönemlerinin silinmez izleri ile doludur. İlimiz
Yozgat tarihi, Kültürel ve Turizm değerlerinin yanı
sıra termal kaplıca turizmi açısından da çok önemli
değerlere sahiptir.
İlimiz, Yozgat Kaplıca Kentidir. Sarıkaya ve
Boğazlıyan Cavlak kaplıcalarımız daha önce turizm
merkezi ilan edilmiş olup, diğer ilçelerimizden
Sorgun ve Yerköy Kaplıca alanlarının turizm merkezi
ilanı ise Bakanlar Kurulu Kararı ile 2007 yılı
içerisinde gerçekleştirilmiştir.
Yozgat ve İlçeleri, Termal kaynak zenginliğinin yanı
sıra fiziksel ve kimyasal bileşimleri açısından
Ülkemizin üstün nitelikli şifalı suları arasında yer
almaktadır.
Termal Kaynaklar; Doğal çıkışlı, suyu bol ve
verimli, mineral ve eriyik değerleri yüksektir.
Sıcaklık değerleri bakımından farklı nitelik
gösteren kaplıcalarımız banyo tedavisine
elverişlidir.
Bu
özellikleri ile Yozgat Bölgesindeki termal sularımız
çok geniş bir tedavi alanı yaratmaktadır.
1- SARIKAYA
KAPLICALARI
Termal Turizm
Merkezi
Konumu
Yozgat’ın 77
Km. Güneydoğusundaki Sarıkaya İlçe merkezinde
bulunan kaplıca suları florür içeren oligometalik
sular grubundan olup, 48 °C sıcaklığa ve 28 lt/sn.
debiye sahiptir.
Kaplıcada
Tedavi Olunan Hastalıklar
Hekim kontrolünde ve soğutulduktan
sonra banyo uygulamaları şeklinde inflamatuvar
romatizmal hastalıkların kronik dönemlerinde; kronik
bel ağrısı,
eklem
hastalıklarının; miyozit, tendinit, travma,
fibromiyalji, sendromu gibi yumuşak doku
hastalıkların tedavisinde tamamlayıcı tedavi unsuru
olarak, ortopedik operasyonlar, beyin ve sinir
cerrahisi
sonrası gibi uzun süreli hareketsiz
kalma durumlarında mobilizasyon çalışmalarında,
kronik dönemdeki nörolojik rahatsızlıklarda
rehabilitasyon
amacıyla,
stres bozukluklarında ve spor
yaralanmalarında tamamlayıcı tedavi unsuru olarak
kullanılabilir niteliktedir. Suyun
içerdiği
florür miktarının yüksek olması nedeniyle kaynakdan
içme
şeklinde yararlanılması
sakıncalıdır.
Sarıkaya kaplıcaları bünyesinde, Bakanlığımız
İşletme Belgeli 3 yıldızlı otel – kaplıca ve
Belediye Belgeli bir konaklama tesisi bulunmaktadır.
İlçenin ana yol güzergahında olması nedeniyle ulaşım
oldukça kolaydır.
2 - SORGUN
KAPLICALARI
Termal
Turizm Merkezi
Konumu
Kaplıcalarımız, İlimizin, 34 Km. dogusunda bulunan
Sorgun İlçe Merkezinde bulunmaktadır. Su sıcaklığı
50 – 60 °C arasında olup, 40 lt./sn. debiye
sahiptir.
Kaplıcada
Tedavi Olunan Hastalıklar
Hekim kontrolünde ve soğutulduktan
sonra banyo uygulamaları şeklinde inflamatuvar
romatizmal hastalıkların kronik dönemlerinde; kronik
bel ağrısı,
eklem
hastalıklarının; miyozit, tendinit, travma,
fibromiyalji, sendromu gibi yumuşak doku
hastalıkların tedavisinde tamamlayıcı tedavi unsuru
olarak, ortopedik operasyonlar, beyin ve sinir
cerrahisi sonrası gibi uzun süreli hareketsiz kalma
durumlarında mobilizasyon çalışmalarında, kronik
dönemdeki nörolojik rahatsızlıklarda rehabilitasyon
amacıyla, stres bozukluklarında ve spor
yaralanmalarında tamamlayıcı tedavi unsuru olarak
kullanılabilir niteliktedir. Suyun içerdiği florür
miktarının yüksek olması nedeniyle kaynakdan içme
şeklinde yararlanılması sakıncalıdır.
Sorgun Kaplıcaları bünyesinde Bakanlığımız, yatırım
belgeli 5 yıldızlı otel (yatırım aşamasındadır.) ve
Belediye belgeli 3 ayrı konaklama tesisi
bulunmaktadır. İlçenin ana yol güzergahında olması
nedeniyle ulaşım oldukça kolaydır.
3
- BOĞAZLIYAN KAPLICASI
Termal
Turizm Merkezi
Konumu
Boğazlıyan İlçemiz, İlimizin 94 Km. güneyinde yer
almaktadır. Kaplıca alanı İlçeye 3 Km. mesafedeki
Bahariye Köyü sınırları içerisinde bulunmaktadır.
Kaplıca Suyu sıcaklığı 32 - 44 °C arasında olup, 320
lt/sn. debiye sahiptir.
Kaplıcada
Tedavi Olunan Hastalıklar
Sağlık
Bakanlığının raporlarına göre; Romatizmal ağrılar,
kırık – çıkık rahatsızlıkları, kadın hastalıkları,
kronik bronşit, üst solunum yolları rahatsızlıkları,
safra kesesi taşları, karaciğer ve mide
rahatsızlıkları ve ağrıların dindirilmesinde etkili
olmaktadır.
Kaplıca sahasına yeni yatırımlar başlamıştır.
İlçenin ana yol güzergâhında olması nedeniyle ulaşım
oldukça kolaydır.
4 - YERKÖY
KAPLICASI
Termal
Turizm Merkezi
Konum
Yerköy
İlçemiz, İlimizin batısında 41 Km. uzaklıkta olup,
kaplıca alanı ilçe merkezi içerisindedir. Kaplıca
suyu sıcaklığı 44 °C dir.
Kaplıcada
Tedavi Olunan Hastalıklar
Sağlık Bakanlığının yapmış olduğu
analizler sonucunda Nevrit, Nevralji, Kırık-Çıkık
Sekelleri, Kadın Hastalıkları, Romatizmal
Hastalıklar, Kronik Romatizmal Hastalıklar, Çeşitli
Ağrılar, Cilt hastalıklarına iyi geldiği raporla
onaylanmıştır. Kaplıca alanında Belediye belgeli
tesis bulunmaktadır. İlçenin ana yol güzergâhında
olması nedeniyle ulaşım oldukça kolaydır.
5 - SARAYKENT
KAPLICASI
Konum
Saraykent İlçemiz, İlimizin doğusunda
71 Km. uzaklıkta olup, kaplıca alanı ilçe
merkezindedir. Kaplıca suyu sıcaklığı 74 – 80 °C
arasında 10 – 14 lt/sn debiye sahiptir.
Kaplıcada
Tedavi Olunan Hastalıklar
Hekim
kontrolünde ve soğutulduktan sonra banyo
uygulamaları şeklinde inflamatuvar romatizmal
hastalıkların kronik dönemlerinde; kronik bel
ağrısı, eklem hastalıklarının;
miyozit, tendinit, travma, fibromiyalji, sendromu
gibi yumuşak doku hastalıkların tedavisinde
tamamlayıcı tedavi unsuru olarak, ortopedik
operasyonlar, beyin ve sinir cerrahisi sonrası gibi
uzun süreli hareketsiz kalma durumlarında
mobilizasyon çalışmalarında, kronik dönemdeki
nörolojik rahatsızlıklarda rehabilitasyon amacıyla,
stres bozukluklarında ve spor yaralanmalarında
tamamlayıcı tedavi unsuru olarak kullanılabilir
niteliktedir. Suyun içerdiği florür miktarının
yüksek olması nedeniyle kaynakdan içme şeklinde
yararlanılması sakıncalıdır.
Kaplıca alanında 1 Adet belediye belgeli tesis
bulunmaktadır. İlçenin ana yol güzergahında olması
nedeniyle ulaşım oldukça kolaydır.
6
- AKDAĞMADENİ – KARADİKMEN ILICALARI
Konum;
Akdağmadeni
İlçemiz, İlimize 104 Km. uzaklıkta olup, Akdağmadeni
İlçe Merkezine 21 km D–200 Karayoluna 10 km Oluközü
beldesinden yolu ayrılmaktadır. Köy yolu asfalt
kaplama olup ulaşım her mevsimde sağlanmaktadır.
Kaynak kendi halinde yeryüzüne çıkmakta olup şu anda
çıkan suyun sıcaklığı 38,7 0C dir. Debisi 0,3 Lt/sn
dir. Havzada kendi halinde çıkan başka kaynaklarda
400 m2 lik alanda kendi halinde sular çıkmaktadır.
Bölgede şu ana kadar herhangi bir sıcak su sondaj
kuyusu açılmış değildir Kaynak suyunda pH 7,85 ve EC
3800 uS/cm olarak ölçülmüştür. Kaynak suyunun iyon
karakteristikleri ise Na+K>Ca>Mg ve SO4 >Cl>HCO3
şeklindedir. Halk arasında suyun insan vücudunun
yorgunluğunu aldığını ve insana dinçlik verdiği
yörede yaşayan insanlar tarafından söylenmektedir.
Araştırılması gereken kaplıca alanlarından
birisidir. İlçe ve Ilıcalar yemyeşil doğa harikası
içerisinde yer almaktadır.
39 -
TÜRKÜLERİMİZ :
Hastane Önünde İncir Ağacı, Çamlığın Başında Tüter
Bir Tütün, Asker Yolu Beklerim, Yeşil Ayna, Aynalı
Körük ve Yozgat ili ile özdeşleşmiş, Nida Tüfekçi’ye
ait olan “Yozgat Sürmelisi” türküsü Türkiye
genelinde en çok sevilen ve söylenen
türkülerindendir.
Yozgat;
Tarihi, kültürel, doğal ve termal zenginlikleri,
türküleri, gelenek ve görenekleri, Anadolu’ya has
özel mutfağı ile bir kültür şehridir.
YOZGAT
TÜRKÜLERİ VE HİKÂYELERİ
1-Yozgat
Sürmelisi;
(Sürmeli Bey Hikâyesi)
Yozgat şehri 1760 yılı
başlarında Bozok Yaylasının, yeşillik, etrafı
ormanlarla çevrili içinde binbir çeşit kuşun
ötüştüğü bir sahada kurulurken; Yozgat halkı o zaman
yarı göçebe ve sürülerini besleyerek hayvancılıkla
uğraşır, hayatlarını bu yoldan sağlarlardı.
Bozok
yaylasında otlayan bu sürülerin birini de Sürmeli
Bey adında bir Türkmen Yörüğü otlatırdı. Halk
tarafından sevilen bu yanık sesli halk ozanı elinde
kavalı, sırtında sazı Yozgat'tan Akdağmadeni'ne
uzanan ormanların içinde sürüsünün içinde dolaşırdı.
Bazen bir çamın dibine rastlanır. Sazının tellerini
konuşturur bazen bir derenin kenarında kavalını
çalar, aşık olduğu gönlünün sevgilisini düşünürdü.
O sevgili ki güzelliği Bozok yayla'sına yayılmış,
ahu gözlü, sürmeli kaşlı, ayyüzlü bir dilberdi.
Babası bir Türkmen beyi idi ve çok sert bir adamdı.
Sürmeli Bey, ailesini salarak, babasından sevdiğini
istetir, mağrur adam, kızını bir çobana vermeye
yanaşmaz. Araya beyler, ağalar girer ama boşuna, bir
türlü gönlü olmaz kızın babasının ve iki sevgili
birleşemezler.
Üzüntüsünden sürüsünü bırakan Sürmeli Bey alır
sazını eline beş çamlar mevkiinde kendine bir dergâh
kurar. Aşkını, yanık türküleriyle dağlara ağaçlara
anlatır. Küser otağına, obasına ve Akdağlar'a kadar
uzanan çamların arkasında onu bir daha gören olmaz.
Dertli kavalına üflediğ, işli sazına söylettiği
nameler kalır geriye. O gün bu gündür dillerde
yankılanır Sürmeli Bey'in türküleri.
2-
SÜRMELİ KIZIN ÖYKÜSÜ
Sürmeli Yozgat'ta yaşanmış Türk Halk Edebiyatının en
güzel örneklerinden birisidir. Yozgat Sürmelilerinin
ortaya çıkışı 19. yy. sonlarında İkinci Cihan
Harbinin sona erdiği dönemdir. Hepsi 96 beyittir.
Sürmeli güzel gözlü sevgiliye bir hitaptır. Eskiden
genç kızlar dışarıya çıkarken gözlerine sürme
çekerlerdi ve gözleri daha alımlı olurdu. Bol
feracelerinin içinde sadece gözleri görünürdü
kızların.
Yozgat Sürmelileri yaşanmış öykülerin getirdiği
birer sevda, hatta karasevda türküleridir. Bu bir
anlık sürmeli gözlere bakış, yüreklerde büyük
aşklara kara sevdalara başlanmış olur kor düşen
yürekler sessiz sessiz yanar, ateşini genişletir ve
ağızlardan sürmelinin sözleri olarak dökülür.
Söylenen sözlerde acı vardır, hasret vardır, gurbet
vardır. Sürmelileri dinlerken bu kadar
duygulanmamızın sebebi bu sürmeli öykülerinde
yakaladığımız duyguların kendimizde de bir yeri, bir
acısının olmasındandır. Kısaca kendi aşklarımızı,
hasretimizi buluruz Yozgat Sürmelilerinde.
Yozgat Sürmelisini ve türkülerini Nida TÜFEKÇİ ve
Muzaffer SARISÖZEN repertuvara kazandırmış
olup,”Yurttan Sesler” programında bu türkülerimiz
bizi mutlu etmiştir.
Radyo
ve televizyonlarda severek dinlediğimiz “Yozgat
Sürmeli”sinin değişik yorumları vardır. “Çamlığın
başında tüter bir tütün” “Hastane önünde incir
ağacı” “Bastımda kırıldı iğdenin dalı” “Allı turnam”
“Yeşil ayna takındın mı beline”
Sürmeli Beyin en tanınmış türküsü ;
Of ooof !
Yozgat seni delik delik anam delerim
Kalbur olur toprağını anam elerim
Vay vay anam sürmelim
Eğer sürmelini yitirirsen anam
Koyun olur peşin sıra melerim
Vay vay anam sürmelim
Of oof ! Çamlığın ardında bir yuva yaptım
Yuvamın içinde sürü otlattım
Ben sürmelimi gurbete attım
Vay vay anam sürmelim
Yozgat türkülerinde hasret, sevda ve hepsinden daha
çok yayla ve yayla ile ilgili konular işlenmiştir.
Yozgat’ı en iyi anlatan “Türkü Yozgat Sürmelisi”dir.
Sürmeli Türküsünden bir dörtlük şöyledir.
Dersini almış da ediyor ezber
Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler
Bu dert beni iflah etmez del eyler
Benim dert çekmeye dermanım mı var
YOZGAT
SÜRMELİSİNDEN BİRKAÇ BEYİT
Dersini
almış da ediyor ezber
Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler
Bu dert beni iflah etmez del eyler
Benim dert çekmeye dermanım mı var
Yozgatı sel aldı Soğluğu duman
Sıtkınan seviyom seni vallahi inan
Eller yarini aldığı zaman
Ellerim koynumda kalır bir zaman
Çiğ düşmüşde gül sineler ıslanmış
Yağmurun çöllere yağdığı gibi aman
Vay vay annem Sürmelim amman
Ölüp de mezara girdiğim zaman
Ben susuyum da kemiklerim söylesin aman
Aman aman Sürmelim aman
3- ZİYA
TÜRKÜSÜNÜN ÖYKÜSÜ
Ziya yakışıklı bir delikanlıdır. Yozgat'ın Karacalar
Köyündendir. Aynı köyden Fikriye adlı kızı sever ve
nişanlanır. Fikriye'nin
babası Karacalar Köyü imamı Ali Hocadır. Ali Hoca
Kızıltepe Köyüne imam olur. Ziya sık
sık nişanlısını görmeye
at sırtında gider. İki tarafta birbirini oldukça
sevmektedir. Ziya bir gün
ekin sularken üşütmüş ve karın ağrısından şikâyet
etmektedir. Doktora gider ama fayda bulamaz, bir
hafta içinde ölür. Bir başka söylentiye göre, Ziya
Bey yakışıklı, at düşkünü, çok iyi atan binen, iyi
cirit oynayan bir yiğittir. İki köy arasında
oynanan ciritte attan düşer orada ölür. Fikriye,
nişanlısının ani ölümü karşısında duyduğu acıyı ve
kederi şiire döker böylece Ziya Türküsü ortaya
çıkar. Ağıtın tamamı 30 kıtadır. Yozgat'ta çok
sevilen ve söylenen bir türküdür.
ZİYA TÜRKÜSÜ
Çamlığın başında tüter bir tütün;
Acı gormiyenin yürüğü
bütün
Ziya'nın atını pazara tutun
Gelen geçen Ziyam ölmüş desinler.
At üstünde guşlar gibi
dönen yar,
Gendi gidip ehbabları
yanan yar.
Benim yarim yaylalarda oturur
Ak elini soğuk suya batırır
Demedim mi yarim ben sana
Çok muhabbet tez ayrılık getirir.
At üstünde guşlar gibi
dönen yar,
Gendi gidip ehbabları
yanan yar.
Ham meyveyi koparttılar dalından
Ayırdılar
beni nalı yerimden
Demedimmi
nazlı yarim ben sana
Çok muhabbet tez ayrılık getirir.
At üstünde guşlar gibi
dönen yar,
Gendi gidip ehbabları
yanan yar.
4-
HASTANE ÖNÜNDE İNCİR AĞACI TÜRKÜSÜNÜN HİKÂYESİ
Komşu
kızı ile beşik kertmesi olan bir genç asker'de
vereme yakalanır. Hava değişimi olarak Yozgat'a
(Akdağmadeni) gelir. Sözlüsünün ailesi gence
kızlarını göstermek istemez. Genç tedavi için
İstanbul'da hastaneye yatar, pencereden gördüğü
incir ağacından aldığı ilhamla aşağıdaki türküyü
söyler. Yakalandığı amansız hastalıktan
kurtarılamayarak hastanede ölür. Ailesi cenazesini
Yozgat'a getiremez. İstanbul'da kalır.
HASTANE ÖNÜNDE
İNCİR AĞACI
Hastane önünüde incir
ağacı
Doktor bulamadı bana ilacı
Baştabib
geliyo zehirden acı
Garip kaldım yüreğime dert oldu
Ellerin vatanı bana yurt oldu
Mezarımı kazın bayıra düze
Benden selam söyleyin sevdiğim
gıza
Başına koysun, karalar bağlasın
Gurbet elde kaldım diye ağlasın
40- SANAT
:
1. El
İşlemeciliği;
Yozgat'ta eski yaygınlığını
yitirmiş olmakla birlikte dokumacılık, örücülük gibi
el sanatları, günümüzde de sürdürülmektedir. Kilim,
halı, bez başlıca dokuma türleridir. Ancak bunlarda
özgün süslemelerden veya dokuma tekniklerinden söz
edilemez. Halılar
Kayseri halılarım,
kilimlerde Şarkışla kilimlerini andırır. Geometrik
motiflerle stilize bitki ve hayvan motifleri yaygın
süslemelerdir. Dokumacılıkta bordo, lacivert ve
yeşil renkler egemendir.
2.
Gümüş İşlemeciliği:
Gümüş işlemeciliği ile ilgili olarak Yozgat’ta bu
işle uğraşan birkaç kişi bulunmaktadır. Şu anda
çevre illerden hazır yapılmış olarak getirilen gümüş
25–30 yıl öncesinde ustalar tarafından gümüş
külçeler veya Osmanlı sikkeleri potalarda eritilip
istenilen şekilde işlenip piyasaya sürülürdü. El
işlemeciliğinde genellikle kolye, bilezik, künye,
küpe, kapı kolları, kapı tokmakları v.b. gibi
eşyalar yapılırdı. Özel siparişler de dikkate alınıp
ustanın elinde şekil bulurdu.
3.
Bakır İşlemeciliği:
25–30 yıl öncesinde Tol çarşı içinde bakırcılar
bulunmaktaydı. Ancak bugün için birkaç kişiyi
geçmeyen bakırcılık unutulmaya yüz tutmuştur. Bakır
işlemeciliğinde de gümüşte olduğu gibi şu anda
işlenmiş ve yapılmış olarak gelen hazır kaplar veya
eşyaların satışı yapılmaktadır. Daha önceki yıllarda
çarşıya plakalar halinde gelen bakır malzeme ustalar
tarafından istenilen veya ihtiyaç duyulan mutfak
veya ve sair eşyalara dönüştürülürdü. (Helke, kazan,
tas, tepsi, leğen, sahan, sini v.b.) Bakır levhalar
istenilen eşyanın büyüklüğüne göre kesilip önceleri
ayakla çalıştırılan ve daha sonraları motorlu
olanları çıkan körüklerin kor hale gelen ateşte
iyice ısıtılıp tokmaklarla örs üzerinde dövülerek
istenilen hale getirilirdi.
4.
Kalaycılık:
Bakır
mutfak eşyalarının kullanıldığı dönemlerde revaçta
bir meslek olan kalaycılık da bu gün kaybolmaya yüz
tutmuş meslekler arasında yer almaktadır. Nişadır ve
kalay malzemesi ile yapılın kalay işi çok basit bir
yöntemle yapılmaktadır. Kalaylanacak kap bir
kıskaçla tutulup körüğün korladığı ateşte iyice
ısıtılır. Isınmış olan kap kenara çekilir ve içine
önce nişadır arkasından kalay malzemesi atılıp bir
pamukla sıcaktan hemen eriyen kalay bütün kabın
içine iyice sürülür. İşlem tamamlandığı zaman beyaz
ve parlak bir görünüm alan kap istenildiği zaman
kullanılabilir hale gelir.
5.
Bıçakçılık :
40–50 yıl önce kamyon
makaslarından bıçak yapılırdı. Şimdi ise hazır
getirilen çelik malzemeden bıçak yapılmaktadır.
İstenilen ebattaki çelikler körüğün korladığı ateşte
iyice dövülerek istenilen şekle sokulur. Ağız
inceliği sağlanan çelik keskin hale getirilmek üzere
çark’a verilir. İncelip tasfiye işi biten çelik’e su
yağ ile birlikte verilir. Çelik çok sertleşirse suyu
yeniden alınır. Bıçak ustalığındaki maharet çeliğe
su vermekte bulunur. Bıçak için yapılacak olan
saplar ya ağaçtan (gürgen, ceviz) veya keçi, manda
boynuzundan yapılır. Boynuzda ateşte ısıtılarak örs
ve çekiçle bıçak sapı haline getirilip ve daha sonra
bu sap cila ile parlatılarak çelikle birleştirilir
ve bıçak tamamlanmış olur.
6.
Nalbantçılık :
Otomobillerin az, at arabaları ve kağnıların çok
olduğu dönemde nalbantçılık önemli meslekler
arasında sayılmakta idi. 30-40 yıl önceleri Yozgatlı
ustaları yaptığı nallar hayvanlara takılırdı. Ancak
diğer sanatlar gibi kaybolmaya başlayan bu meslekte
de Yozgat’ta bu gün iki usta bulunmaktadır. Nallar
İstanbul ve Zile’den hazır olarak getirilmektedir.
Nal için örs, çekiç, kerpeten ve atın tırnağını
yontmak için yonacak denilen aletlere ihtiyaç
vardır. Atın tırnağı yonacakla nala uygun hale
getirilir ve nal çivilerle tırnağa çakılır.
42) İLDE
POTANSİYEL ARZ EDEN TURİZM TÜRLERİ
v
Yayla Turizmi
v
Mağara Turizmi
v
İnanç Turizmi
v
İpek Yolu Projesi
v
Dağ-Doğa Yürüyüşü (Trekking)
v
Akarsu Turizmi (Kano-Rafting)
v
Bisiklet Turları
v
Kuş Gözlemciliği (Ornitoloji)
v
Botanik (Bitki inceleme) Turizmi
v
Foto Safari
v
Jeep
Safari
v
Av Turizmi
v
Sportif Olta Balıkçılığı
v
Yamaç Paraşütü
v
Klimatizim
(Sağlıklı iklim ortamı)
v
Hobi Turizmi
v
Kültür Turizmi
v
Oberjin Turizmi
v
Olta Balıkçılığı
v
Sağlık ve Termal Turizmi
v
Su sporlar
43) YOZGAT İLİ
BİR GÜNLÜK KONAKLAMALI TUR PROGRAMI
BİRİNCİ GÜN ;
-
Çamlık Galata
Otele varış ve odalara yerleşme.
-
08.00 – 09.00
Sabah Kahvaltısı
-
09.00 Kahvaltı
Bitimi ve Otelden Ayrılış,
-
Tarihi Saat
Kulesi -Askerlik Şubesi Meydan Turu Foto
Safari,
-
Tarihi Nizamoğlu
Konağı (Müze)
-
Tarihi Çapanoğlu
Camii (Foto Safari)
-
Öğlen Yemeği
-
Tarihi Yozgat
Lisesi Ziyareti – Foto safari,
-
Kent Park
Yürüyüşü Foto Safari,
-
Hayri İnal
Konağında beş çayı,
-
Osman Bağdadi
Türbesini Ziyaret Foto Safari,
-
Otele Transfer
yerleşme ve Akşam Yemeği Müzik Eğlence.
AKŞAM YEMEĞİ MENÜ:
Çorba + Tesdi Kebabı + Salata + Tatlı + İçecekler ve
Müzik Eğlence.
İKİNCİ GÜN ;
-
Açık Büfe
Kahvaltı,
-
Sorgun
Panoramik Şehir Turu Foto Safari,
-
Kerkenes
Harabeleri Antik Kenti ziyaret –Foto Safari,
-
Sorgun Sultan
Sofrası Büyük Termal Tesislerde Dinlenme Öğle
Yemeği bir saatlik serbest zaman,
-
Tesisten
Hareket ve Alişar Höyüğü Ziyareti Foto safari,
-
Sarıkaya
İlçesi, Termal Tarihi Roma Hamamı Ziyareti ve
Foto Safari,
-
Mehmetoğulları
Termal Tesise varış,
-
Tesise Varış
yerleşme ve dinlenme.
-
Akşam yemeği -
müzik eğlence, termal havuzlarda ve tesisin
diğer bölümlerinde serbest zaman.
Bir sonraki
Gün Kapadokya turu başlangıcı
|